İLKHA'da yer alan habere göre, 2020 yılı itibarıyla küresel çapta yaşanan ekonomik kriz ve yüksek enflasyon sebebiyle hem ev sahipleri hem de kiracılar ciddi manada mağdur olmaya devam ediyor.

Yaşanan olumsuz gelişmeler medeniyle kiracılar artan kira fiyatlarını ödemekte güçlük çekerken kimi ev sahipleri ise eski kiracılarının kira oranlarını arttırmasını talep etmekte, bu talebe olumsuz yaklaşan kiracısını bir şekilde çıkararak yeni bir kiracıya daha fazla bedelle kiralamak istemektedir.

Kiracı ve ev sahipleri arasında yaşanan uyuşmazlıklara ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan Avukat Hasan Ece, "Kiracı ve mülk sahipleri arasında yaşanan sorunlar tek taraflı değildir. Mülk sahibinin de kiracının da yaşadığı sorunlar var. İşin esasına baktığımızda ne kiracı ne de mülk sahibi yatmaktadır.

İşin esasında dünyada var olan ekonomik kriz, Türkiye'de artan inşaat maliyetlerinin artması, dışarıdan yoğun göç almasıyla taşınmazlarda yaşanan arz ve talep dengesizliği sebebiyle kira fiyatları fahiş oranda arttı. Bunun için mülk sahipleri haklı olarak taşınmazlarını gelir kapısı olarak gördüklerinden ve her şeyin fiyatı arttığından kendi mülklerinin de kirasının artmasını istiyorlar." dedi.

"Ev sahibi ve kiracının anlaşması halinde kira oranı istenildiği kadar arttırılabilir"

Eski kiracıların kaldıkları evlerin rayiç bedellerinin güncel kiralara oranla çok düşük kalması sebebiyle mülk sahiplerinin mağdur olduğunu belirten Ece, "Çünkü onların da bir giderleri var ve kira onlar için bir gelir. Bu sefer mülk sahibi kiracıdan bazı taleplerde bulunmak zorunda kalıyor.

Veya mülkünü başka kiracıya daha yüksek bedelle kiralamak için evini tahliye etmesini isteyebiliyor. Bazen gerçekten kendisi kirada oturan mülk sahipleri kendi evlerinde oturmak için kiracıdan evini tahliye etmesini isteyebiliyor. Burada kanuna bakıldığında kanun kiracıyı korumaktadır.

Son yapılan değişiklikle birlikte kira oranlarında yüzde 25'ten fazla arttırılamıyor. Bazı kiracılar ve mülk sahipleri masaya oturup müzakere ederek kirayı yüzde 100, bazıları yüzde 70 oranında arttırarak güncelliyor. Eğer taraflar kendi iradeleriyle bir anlaşmaya varıyorlarsa diledikleri oranda artış yapabiliyorlar." diye konuştu.

"Mahkemelerin iş yükü sebebiyle davalar çözümden çok çözümsüzlüğe doğru gidiyor"

Kiracıların yasal haklarını kullanmak istemesi sonucunda işin mahkemeye taşındığını, mahkemelerin yoğun iş yükü sebebiyle de çözülemeyen davaların farklı sorunlara sebep olduğunu vurgulayan Ece, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Bazı kiracılar ev sahiplerine kanuni haklarını hatırlatarak yüzde 25'ten fazla artış yapılmasına razı olmadığını ve ev sahibine dilediği gibi şikâyet edebileceğini söylediklerini hatırlatan Ece, "Burada mülk sahibi ancak mahkemeden karar alarak kirada bir değişiklik yapma veya kiracıyı tahliye edebilir.

Hâkimlerin bakabileceği dava sayısı belli. Önüne baktığı dosya sayısının 3 katı iş geldiğinde normalde 3-4 ay sonrasında duruşma günü vermesi gerekirken 10 ay, hatta bir yıl sonrasına gün vermek zorunda kalıyor. Meselenin mahkemelerce çözülmesini bırakın çözümsüzlüğe doğru gittiğini görüyoruz.

Bu durum da kiracılar ve ev sahipleri arasındaki uyuşmazlığın daha da derinleştirmektedir. Taraflar mahkeme ile istedikleri sonucu alamadıkları için farklı yollar deniyorlar. Kimi zaman kiracıları tehdit ediyorlar, kimi zaman tahrik ve taciz ediyorlar. Bu kez özel hukukun konusu olan bir uyuşmazlık artık ceza hukukunun alanına giriyor. Şu anda birbirlerine karşı ceza davası açan çok sayıda mülk sahibi ve kiracı var."

Kiracıların hakları nelerdir? Kiracının oturduğu ev satıldığında evi tahliye etmek zorunda mı?

Türk Borçlar Kanunu'nda kira sözleşmelerine göre Kira sözleşme yapılan süre hariç kiracının 10 yıl daha aynı evde kiracı olarak kalabilme hakkı tanıdığını belirten Ece, "Kiracı eğer 1 yıl sözleşme yaptıysa mülkü 11 yıl kullanabilme hakkına sahiptir. Eğer ev sahibi kiracıyı çıkartmak isterse önceden ihtar çekmek suretiyle 11 yıl sonra çıkarabilir.

Kanun tamamen kiracıyı koruyarak tahliye sebeplerini de sınırlamıştır. Her zaman kira sözleşmelerinde yazılan süreyi artı 10 yıl olarak hesaplamak lazım. Mülk sahibi mülkünü devrettiğinde yeni malik yine kanunla sınırlı sayıda sebeplere dayanarak tahliye talep edebilir. Yeni malik de eski malikin sahip olduğu haklara sahiptir.

Dolayısıyla yeni malik de eski kiracıdan evi tahliye etmesini talep edemez. Eğer ihtiyacı varsa kira sürelerine uyarak önceden ihtar çekip 6 ay sonra da tahliye davasını talep edebilir. Mahkemeden karar çıktıktan sonra ancak kiracıyı tahliye edebilir.

Bir kişi bir mülkü yeni devir aldı diye doğrudan kiracıyı çıkarma hakkına sahip değildir. Kiracı yine kanundan kaynaklanan haklara sahiptir. Bazı kiracılar hukuki haklarını kullanıyorlar. Gerekirse bir avukat tutup bu süreci yönetiyorlar. Bazıları da mülk sahibinin talebini anlayışla karşılıyorlar.

Aynı zamanda mülk sahibiyle bir sorun yaşamak istemiyor. Sonuçta mahkemelik olduğunuzda hasım oluyorsunuz ve arada husumetler başlıyor. Bu durumda kaldığınız evde ne kadar huzurlu kaldığınız da başka bir konu. Bunun için mülk sahibi talep ettiğinde doğrudan evi tahliye ediyor. Ancak bu kez kiracı kiralık ev bulamadığı ve var olan evlerin de fahiş fiyatlarla kiraya verilmesi nedeniyle mağdur oluyor." şeklinde konuştu.

"Devlet, kiracıyı ve ev sahibini mağdur etmeden bu işe acil bir çözüm getirmeli"

Yaşanan sorunların çözülmesi için yetkililerin işe el atması gerektiğini söyleyen Ece, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Devletin bu konuya samimi bir şekilde eğilmesi gerekir. Bu belli odakların sorunu değildir. Bu konuya hem mülk sahiplerini hem de kiracıları mağdur etmeyecek şekilde kalıcı çözümler getirmesi gerekir. Son dönemlerde sosyal konut projeleri, konut kredisi olmak üzere bazı projeler hayata geçirildi ancak bunların çözüm olmadığını belirtmek gerekir. Bu sorun katlanarak devam etmektedir."

Editör: TE Bilisim