ST Endüstri Radyo'da Göksal Serdar'ın hazırlayıp sunduğu "Yapı, Yalıtım ve Enerji" programına konuk olan AKYAPI Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Dinçel, konut fiyatlarındaki artıştan arsa üretim maliyetlerine, yabancıya konut satışından hükümetin açıkladığı Konut Finansman Paketi’ne kadar birçok konuda oldukça çarpıcı açıklamalar yaptı.

“AKYAPI'NIN BAŞARISINDA EN ÖNEMLİ ETKEN, DEĞERLİ ORTAĞIM MAHMUT ASMALI OLMUŞTUR”

AKYAPI Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Dinçel Bey kimdir? İnşaat sektörüne ne zaman girdi ve bugüne kadar neler yaptı? Bize anlatabilir misiniz?

1968 Trabzon doğumluyum. Çocukluğum Fatih’te geçti. Kendimi hatırladığımdan itibaren her yaz çalıştım. Üniversite yıllarında birkaç arkadaşla işportacılık yaptık. Bir taraftan okul, bir taraftan girişimciliğimiz hep devam etti. AKYAPI’nın başarısında en önemli etken, değerli ortağım Mahmut Asmalı olmuştur.

Mahmut Asmalı ile olan uyumumuz ve beraberce ortaklık yapabilme alışkanlığımızın gelişmiş olması, bizi her proje sonrasında daha da kuvvetlendirdi. Özellikle Mahmut Bey ile uyumumuzdaki en önemli faktör beraberce yaşadığımız mücadeleler olmuştur.

“TALEBİN FAZLA, ARZIN AZ OLDUĞU YERDE FİYATLAR YUKARI ÇIKAR”

Birkaç yıl öncesine kadar oldukça hızlı büyüyen konut sektörü ‘Balon var’ söylemleri sonrasında önce pandemi, sonra döviz, enflasyon ve faiz cephesindeki yükselişle birlikte nispeten durağan bir döneme girdi. Konut sektöründe 'balon' var mıydı gerçekten?

Şu an fiyatlarda maliyet artışları ve döviz kurunun etkisi var. İnşaat maliyetlerinde yüzde 130, işçilikte ise yüzde 70 oranında artış var. Bunlar büyük etkenler ama en önemlisi, TÜİK’in verilerine göre her yıl ülkemizde 750 bin adet yeni konuta ihtiyaç olması. Bunu şöyle değerlendirmek gerekiyor; talep var arz yok.

Talebin fazla, arzın az olduğu yerde fiyatlar yukarı çıkar. Hem maliyet, hem kur, hem de enflasyonu eklediğinizde fiyatların artması bir balon değil, ancak talebi karşılayamayacak bir arz politikası devam ederse, o zaman gerçek balon etkisini konut fiyatlarında görürüz.

Uzun geçen pandemi döneminde gerçekleşmeyen proje yatırımları, gayrimenkul sektöründen gelmeyen yeni lansman haberlerine karşın, birçok etkene bağlı gerçekleşen fiyat artışı, medyada popüler bir söyleme evrildi ve balon var denildi. 

Aslına bakarsınız ihtiyacın altında bir üretim var. Bunun sebeplerini araştırmak lâzım, uygun finansman bulamayan geliştiriciler, kısıtlı üretimle artan maliyetlere ve ithal edilen inşaat malzemelerine karşı satış fiyatlarını korumaya almak zorunda kalıyorlar.

Bu durum hızlı hareket edemeyen yatırımcıları olumsuz etkilerken, topraktan satılan projeleri yakalayan yatırımcının yüzünü güldürüyor. Sektör bundan olumsuz etkileniyor mu? Evet, imalat sürecinde maliyet ve satış fiyatı dengesini iyi kuramayan şirketlerin yerine koyma maliyeti giderek daralıyor. Bunun sonucu olarak da ağır bir şekilde sektörel daralma gerçekleşiyor diyebilirim.

“ARSA SAHİPLERİNİN PAYI YÜZDE 50-YÜZDE 70 CİVARINDA OLDUĞUNDAN ARSA MALİYETLERİ DE ÇOK YÜKSEK”

Son dönemde inşaat malzemelerinde ve arsa üretim maliyetlerinde yaşanan ciddi orandaki artış AKYAPI’yı nasıl etkiledi?

Konutta maliyetleri azaltacak bir diğer konu da arsa üretimi olacaktır. Bildiğiniz gibi, geliştiricilerin en büyük maliyet kalemi arsadır. Arsa sahiplerinin payı yüzde 50-yüzde 70 civarında olduğundan arsa maliyetleri de çok yüksek. Arsa payının bir inşaatta yüzde 20 - yüzde 30 seviyesinde olması gerekirken piyasada böyle bir oran bulmak imkânsız.

Bu noktada devletin arsa üretimi önem kazanıyor. Devletin arsa üretimi ve yeni konut üretimini teşvik edecek vergi düzenlemelerini hayata geçirmesiyle sektör 2022’nin ikinci yarısında da canlılığını koruyacaktır. Diğer bir taraftan ithal malzemeler ve enerji fiyatlarındaki artış, maliyetleri etkileyen en büyük kalemler. Enflasyona bağlı olarak işçilik maliyetlerindeki artışı da göz önüne aldığımızda, toplumdaki her bir bireyin ev sahibi olma hayaline ortaklığımız azalıyor. 

Biz AKYAPI olarak bu konuda maliyet dengemizi iyi kurmaya çalışıyor, şirketimizin mühendislik altyapısı üzerine kurulu olmasının avantajını yaşıyoruz. Yenilikçi mühendislik çözümleri geliştirerek, uygun maliyetli ve erişilebilir fiyatlarla, yüksek kaliteli ve nitelikli projelerimizle son kullanıcıya ulaşmaya çalışıyoruz.

“YÜZDE 1’İN ALTINDAKİ FİNANSMAN MALİYETLERİNE DÖNÜŞ BEKLİYORUZ”

Konut fiyatlarındaki artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? ‘Fahiş fiyat artışları var’ söylemlerini gerçekçi buluyor musunuz?

Gerçekçi olmak gerekirse, fiyat artışlarından son kullanıcı kadar bizler de rahatsızız. Ama artan fiyatlara “fahiş” demek sadece son kullanıcı tarafından bakan gözlerle yapılmış bir yorumdur. Bilinçli yatırımcı, ekonomik verileri hepimizden daha iyi okuyabiliyor.

Bunun en güzel cevabını, 2021’in son çeyreğinde ve 2022’nin ilk çeyreğindeki konut projeleri lansmanlarımızda yaşadık. Son 1 yılda ev fiyatları ikiye katlandı. Pandemi döneminde yatırımların yavaşlayıp yeni arzın azalması ve inşaat maliyetlerinin artması konut fiyatlarında fitili ateşledi.

Ardından kur etkisi de eklenince maliyette görülen rekor artışlar konut fiyatlarına da yansımaya başladı. Aynı dönemde kiraların da yüksek artışlar göstermesi, konutun yeniden bir yatırım aracı olmasını sağladı. Yabancıların da alımları artınca arz yetersiz, talep yüksek kaldı.

Tüm bu etkenler bir araya gelince de konut fiyatları hızla arttı. Gayrimenkul sektörü, 2021 yılına koronavirüs pandemisi etkisiyle durgun başlamıştı. Özellikle konut satışları 70 bin seviyesine inerek tüm zamanların en düşük açılışını yapmıştı. Ancak aşılamanın yaygınlaşması ve salgının etkisini azaltması sonrası, normalleşme adımlarının da hızlanmasıyla sektörde de toparlanma başladı.

Konut satışları, 1 milyon barajını geçerek talebin her dönemde canlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Geçen yılın yüzde 15 gerisinde olsak da hem pandemi şartları hem de yükselen konut fiyatları ve yüzde 1’in üzerindeki finansman oranlarına rağmen oldukça iyi bir rakam yakalandı. Yeni planlanan ekonomik paketler sayesinde tekrar yüzde 1’in altındaki finansman maliyetlerine geri dönüş bekliyoruz.

“ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDA KONUT SATIŞ ADETLERİ ARTMAYA DEVAM EDECEK”

Haziran ayında konut satışlarında yaşanan yüzde 22,6’lık artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu artışın devamı gelir mi?

Pandemi sürecinden beri biriken arz ve sektör tarafından beklemeye alınan taleplerin bir sonucu olarak, pozitif etkiyi gerçek anlamda Nisan ayında görmeye başlamıştık. Bu durum Haziran ayında da devam etti.  Bunda, pandeminin ülkemiz ve dünya genelinde kontrol altına alınması, yaşamın normale dönmeye başlamasıyla beraber 2022’nin ilk çeyreğinde yeni projelerin satışa sunulmasının da etkisi büyük. 

Buna ek olarak yabancı yatırımcının da bu payın içinde olduğunu unutmamak gerekiyor. Örneğin Haziran ayında Rusya vatandaşları Türkiye'den 1.887 konut satın aldı. Rusya’yı sırasıyla 987 konut ile İran, 807 konut ile Irak vatandaşları izledi. Uygulanan yaptırımlar Rusların Türkiye’de konut alımını arttırdı. 

Biriken arzı karşılayacak nitelikte, uygun finansmanlı yeni proje üretimlerine hız verilmesiyle birlikte satışlardaki artışın devam edeceğini ön görüyoruz. Sektör, uzun yıllar boyunca en güvenli ve en değerli yatırım aracı olduğunu defalarca kanıtladı. Dolayısıyla bütün bu etkilerle beraber, önümüzdeki aylarda satış adetlerinin artmaya devam ettiğini hep birlikte göreceğiz.

Konut satışlarında kısa, orta ve uzun vadeli beklentileriniz nelerdir?

Başta da bahsettiğim gibi her yıl ülkemizde 750 bin nitelikli yeni konut ihtiyacı var. Bu ihtiyacın karşılanması için geliştiricilerin yatırım iştahının arttırılması lazım. Vergisel uyarlamalarla arsa maliyetlerindeki artışın önüne geçilebilirse satışlar daha da hızlanacaktır. Gelişen ve genç nüfusa sahip bir ülkeyiz, her geçen yıl eğitim seviyemiz yükseliyor, haliyle yaşam standartlarımız da yükseliyor.

Yükselen standartlar ve genç nüfusun bu ihtiyacını karşılamak için ucuz finansman ortamı oluşturulursa orta vadedeki satış rakamları büyük bir ivme kazanır. Tabi ki yabancıların ülkemizdeki konut yatırımları da hızla artıyor. Günden güne daha cazip bir ülke haline geliyoruz. Tarihi altyapımız, dört mevsimin yaşanabildiği ülkemizde gelişmişlik düzeyimiz arttıkça, ülkemizde yatırım yapmak isteyen yabancıların da ilgisiyle orta vadedeki satış rakamları uzun vadede büyümeye devam edecektir. 

Hem kendi insanımızın hem de yabancı yatırımcının ihtiyaçlarına böylesine hitap eden bir ülkeyken, sektörümüzün de bu yönde kendini yenilemesi ve teknolojiyi iyi kullanmasıyla konut satış rakamlarında çok daha iyi bir seviyeye geleceğimizi düşünüyorum.

“YABANCIYA SATIŞIN BİR PROJEDE, HATTA BÖLGE BAZINDA YÜZDE 20 POPÜLASYONUNU AŞMAMASINI DAHA STRATEJİK BULUYORUZ”

Yabancılara konut satışında yaşanan artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz firma olarak yabancılara yönelik konut satışı için özel bir satış pazarlama faaliyeti yürütüyor musunuz?

Döviz gelmeli ve bozdurulup kasaya konmalı politikası var, elbette bunu göz ardı edemeyiz. AKYAPI olarak globalleşen, internet sayesinde sınırların ortadan kalktığı, çalışan nüfusun olduğu bir dünyada yabancıya satış kaçınılmaz. Ancak bu noktada yabancıya satışın belli bir oranda tutulması ve sosyokültürel yaşamı bozmayacak oranda yapılmasını gerektiğini düşünüyoruz.

Yabancıya satış oranında bir projede, hatta bölge bazında yüzde 20 popülasyonunu aşmamasını daha stratejik buluyoruz. Yabancıya satış ülkemiz için büyük bir döviz kaynağı ve bu kaynak ölçülü ve planlı değerlendirilmeli. Bölgelerdeki satış rakamları iki farklı kültürün bir arada yaşama alışma süresi göz önünde bulundurularak belirlenmeli ve bu plana sadık kalınmalıdır.

Bazı markalı konut projesi üreticilerinin son dönemde Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere tatil bölgelerindeki kıyı şeridindeki projelere ağırlık vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemiz gerçekten çok cazip bir coğrafyaya sahip, dünyadaki birçok ülkeden çok daha şanslıyız. Aynı tarihlerde deniz turizmi yapılabilirken, kış sporları da yapabileceğiniz imkanlar sunabilen bir ülkeyiz. Türkiye’nin bu avantajı iyi kullanılmalıydı. Tüm yatırımın İstanbul, Ankara gibi popüler iş merkezlerine yapılması çok da mantıklı değildi. Yakın zamanda her şehri güzel projelerle dolu bir ülke olacağız. Biz de çağdaş şehircilik anlayışından kopmadan ve kıyı şeritlerini tahrip etmeden yapılan her projeyi destekliyoruz.

“ŞU AN YATIRIM KARARI ALMAK İÇİN DOĞRU ZAMAN”

Sizce konut yatırımı için en doğru zaman ne zaman?

Yatırımın en doğru zamanı, paranın ucuz olduğu dönemdir. Şu dönemde kamu bankaları son kullanıcıya, bu yatırım hareketini destekleyici maliyetlerde finansman imkânları sunuyor. Şu an yatırım kararı almak için doğru zaman diyebilirim. Üreticilerin bulamadığı ucuz maliyetlerin, hazır son kullanıcı varken değerlendirilmeleri gerekiyor. Tabi güven endeksini de unutmamak lazım. Burada yatırımcının doğru noktaya yönelmesi lazım. Yatırımlarını, doğru proje ve doğru geliştiriciden yapmalılar.

Hükümetin açıkladığı Konut Finansman paketini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce konut satışlarını arttırmada bu paketler ne oranda etkili olur?

Konut satışlarındaki artış sürüyor. ‘En iyi’ verileri artık daha sık duyacağız. Mayıs ayında devreye giren “Konut Finansman Projesi” ile artış grafiğinin devam ettiğini göreceğiz. İlk evini alacaklara verilen bu destek, birinci el satışı da yukarı çekecek. Ayrıca yüksek oranlar nedeniyle ipotekli satışlar dip seviyelerde bulunuyor. Bu durum, finansman maliyetinden endişe edip konut alımı yapamayan vatandaşlar için tetikleyici olacaktır. Sunulan oran bir limite tabi olduğu için ipotekli satışlardaki yoğunluk Anadolu illerimizde olacaktır. Az da olsa İstanbul, İzmir ve Ankara gibi gayrimenkul fiyatının daha yüksek olduğu büyükşehirlerde de etkisini görebiliriz.

“YENİ PROJELERİMİZİ BU YIL SONUNA KADAR DUYURMAYI PLANLIYORUZ”

AKYAPI olarak yeni projeleriniz ve yatırımlarınız olacak mı? Bu anlamda 2022 yılı hedeflerinizden bahseder misiniz?

Geçtiğimiz aylarda Büyükçekmece’nin en büyük göl ve deniz manzarasına sahip, tek katlı, müstakil villalardan oluşan yeni projemizin ön satışına başladık. Yatırım değeri 1,2 milyar TL olan bu projemiz, pandemi ile beraber artan müstakil yaşam alanı ihtiyacına yanıt veriyor. Doğayla iç içe, gerçek bir villa deneyimi sunan projemizin inşaat çalışmalarına hız vererek 2022 yılında Büyükçekmece’yi de yatırım alanlarımızın en yoğunlaştığı bölgelerden biri haline getiriyoruz. 

Aynı zamanda Hadımköy sanayi bölgesinde metal ve plastik kaplamacılara özel imalat alanları sunan, çevre dostu sanayi projesi Metkap’ı hayata geçiriyoruz. Projemizin kendi bünyesinde yer alan ileri teknoloji arıtma tesisi sayesinde, metal ve plastik kaplama sektörünün ortaya çıkardığı ağır metal ve kimyasal atıkları arıtıp, sektörün kullandığı suyun önemli ölçüde çevreye geri kazanımını sağlıyoruz. Bu projemizin de geçtiğimiz aylarda ön satışına başladık.

Ayrıca 2021’in sonunda ön talep toplamaya başladığımız Ümraniye-Alemdağ Caddesi üzerinde büyük çaplı bir kentsel dönüşüm projesi olan Limonlu Bahçe Konakları da yüzde 50 satışla yoğun ön talep gören projemiz oldu.
Proje geliştirmeye devam ediyoruz. Başakşehir, Kayaşehir, Hadımköy ve Dudullu bölgelerinde yeni aldığımız sanayi arazilerinde geliştirdiğimiz projelerimizi de bu yıl sonunda duyurmayı planlıyoruz.

"KONUTTA MALİYETLERİ AZALTACAK EN ÖNEMLİ KONULARDAN BİRİ ARSA ÜREMİDİR" 

Konut fiyatlarındaki artış sonrası özellikle 1+1 ve 2+1 gibi konutlara talep arttı. Bu anlamda projelerinizde her hangi bir değişiklik yapma ihtiyacı duydunuz mu?

Bu tip talepler, projelerin fiyatlarına göre değil, nüfus yoğunluğunun yaşam alışkanlıklarına göre şekilleniyor. Şu an üretimi devam eden projelerimizden biri olan Limonlu Bahçe Konakları’nda 1+1 dairemiz bulunmuyor, açıkçası yapmayı da planlamadık. 2+1 dairelerimiz, Finans Merkezi’ne çok yakın bir lokasyonda olmamızın avantajıyla da, özellikle İstanbul’a yeni gelmiş ya da yeni evlenmiş beyaz yakalılar tarafından yoğun talep görüyor. Bölgesel ihtiyaçlara göre bu tip dairelere yöneliyoruz, örneğin Başakşehir’deki Mavera Residance projemizde arz-talep dengesi doğrultusunda 1+1 daireler bulunuyor.

Daha uygun maliyetli arsa üretme konusunda sizce neler yapılmalı?

Konutta maliyetleri azaltacak en önemli konulardan biri arsa üretimi. Büyükşehirlerde arsa fiyatları çok yüksek, haliyle yeni alternatif sistemlerin düşünülmesi gerekiyor. İngiltere yöntemi, buna örnek bir zemin hazırlayabilir. Ortalama bir betonarme binanın renovasyon görene kadarki ömrü 50 yıl, bu süre içerisinde arsada “üst hakkı kiralaması” gibi bir yönteme gidilip, hem arsa maliyeti düşürülebilir hem de son kullanıcıya 50 yıllık bir gayrimenkul edinimi sağlanmış olur. 50 yıl sonunda ise renovasyon maliyetleri hesaplanarak, hem arsa sahibi hem de son kullanıcı ile yeni süreli uzun dönem mülk edinim imkânı sağlanabilir.

“TÜRKİYE’NİN İLK DEPREM İZOLATÖRLÜ KONUT PROJESİNİ BİZ HAYATA GEÇİRDİK”

Artan enerji maliyetleriyle birlikte yapı sektöründe yalıtım ve daha az enerji tüketen evler konsepti ön plana çıktı. Müteahhit bir firma olarak bu konuda ne düşünüyor ve neler yapıyorsunuz?

AKYAPI olarak önceliğimiz çevreye dost, kalıcı ve zamansız yapılar inşa etmek. Bunu da bütün projelerimizde yapmaya çalışıyoruz. İnşaat sahalarından kesilen ağaçların çok daha fazlasını dikerek, doğal afetlere karşı da mühendislik çözümleri üretiyoruz. Projelerimizde çağımızın gerektirdiği tüm yenilikleri ve teknolojileri kullanıyoruz. Örneğin Mavera Comfort projemizle Türkiye’nin ilk deprem izolatörlü toplu konut projesini biz hayata geçirdik. Deprem izolatörleri köprülerde, hastanelerde kullanılması zorunlu ancak bu teknolojiyi toplu konuta taşıyan ilk projeyi, Mavera Comfort ile gerçekleştirdik.  

Aynı durum neden enerji tüketimi için de olmasın? Bu konuda en büyük dezavantaj, teknolojiyi dışarıdan satın alıyor olmamız. Bu da maliyetlere yansıyor. İhtiyaç şu an uygun fiyatlı konut, bu bağlamda düşük enerji tüketimine yönelik teknolojinin ithal edilmesinde vergisel avantaj sağlanırsa, biz bu teknolojinin en verimlisini, en kapsamlısını projelerimize uygularız.

Tabi enerjiden bahsedince akla ilk olarak da kendi enerjisini üreten sistemler geliyor. Asıl pahalı olan da bu tip teknolojiler. Bunun yanında düşük tüketimli aydınlatma, ısı yalıtımı sağlayan sistemler ve doğal aydınlatma alanlarını mimari ve mühendislik çözümleriyle zaten uyguluyoruz. Kendi enerjilerini üreten binalar konusunda da gerekli destekler sağlanırsa sektörün öncü uygulayıcısı olacağımızı rahatlıkla söyleyebilirim.

“METKAP, KENDİ ARITMA TESİSİNİ İÇİNDE BULUNDURAN, ÇEVRE DOSTU BİR PROJE”

Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum kapsamında inşaat sektöründe de sürdürülebilirlik, yenilebilir enerjiye geçiş, enerji verimliliği, karbon emisyonlarını azaltma gibi konular sıklıkla konuşulmaya başlandı. Müteahhit bir firma olarak bu konularda ne düşünüyor, neler yapıyorsunuz?

Az önce kısaca bahsetmiştim, İstanbul’un sanayi ve yatırım alanında en hızlı gelişen ilçelerinden olan Arnavutköy’de hayata geçirdiğimiz METKAP sanayi projemiz; metal ve plastik kaplamacılara yönelik, kendi arıtma tesisini içinde bulunduran, çevre dostu bir proje olarak ön plana çıkıyor. Bu projemizi sürdürülebilirlik ve çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak, yeşil ekonomiye katkı sunacak şekilde geliştirdik. Projemiz yüzde 70 oranında metal ve plastik kaplama sanayisi üreticilerine hitap ediyor ve bu alanda çalışan firmalar üretimleri sırasında ciddi düzeyde ağır metaller ve kimyasallar kullanıyorlar. Bu ağır kimyasal ve metallerin arıtma işleminden geçmeden İSKİ atık suyuna direkt verilmesi hem yasal olarak, hem de çevresel faktörler ve sürdürülebilirlik adına mümkün değil. Metkap’ın kendi bünyesinde bulunan son teknoloji arıtma tesisi, öncelikle bu sanayi alanında kullanılan suyun büyük bir kısmının çevreye geri kazandırılması konusunda faaliyet gösterecek. Aynı zamanda işletmeler için büyük bir sorun olan bireysel arıtma tesisi bulundurma zorunluluğuna da çözüm olacak.

“BIG COUNTRY’DE, NEREDEYSE SIFIR ATIK VE HAFRİYATLA İNŞAAT FAALİYETLERİMİZİ YÜRÜTÜYORUZ”

İnşaat malzemelerinde satın alma yapılırken geri dönüşümlü malzeme olması, çevreye zarar vermemesi ve enerji verimliliği anlamında ısı yalıtım performansının yüksekliği gibi kriterlere genel olarak dikkat edildiğini düşünüyor musunuz?

Bu konuda giderek artan bir hassasiyet var ama gerçekçi olmak gerekirse yeterli olduğunu düşünmüyorum. Çevre duyarlılığının yeni nesilde çok daha fazla olduğunu görüyoruz, bilinçliler ve doğaya karşı hassaslar. Bu konuda gençlerin desteklenmesi ve yeni nesil projelerde onların fikirlerine ve taleplerine destek verilmesi gerekiyor. Biz Akyapı olarak “Çevreye zarar vermeden nasıl iş yaparız?” sorusunu önceliğimiz olarak belirledik. Isı yalıtımını sağlayıp, düşük enerji tüketimi ve buna bağlı olarak ısıyı ne kadar uzun süre muhafaza edebilirseniz, karbon salınımını o ölçüde azaltırsınız. Projelerimize bu hassasiyetlerle yön veriyoruz. Geri dönüşümlü malzeme kullanımı konusunda çok fazla kalemimiz olduğunu söyleyemem, çünkü imal ettiğimiz her şey minimum 50 yıl, 100 yıl ayakta kalacak nitelikte yapılar. Bir inşaat şirketinin çevreye en büyük zararı, döküm sahaları oluyor. Bunun için her zaman yasal alanların kullanıldığını titizlikle denetliyor ve kendi şantiyelerimizden minimum atık çıkarmaya çalışıyoruz. Özellikle Büyükçekmece projemiz olan Big Country’de, neredeyse sıfır atık ve hafriyatla inşaat faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

Editör: TE Bilisim