Türkiye’nin hızlı büyüme rakamlarına ulaştığı yıllarda bunun lokomotifi inşaat sektörü olmuştu.

2018 yılında dövizdeki dalgalanma, ardından pandemi ve tam pandemi bitti derken başlayan Ukrayna savaşı ile birlikte yaşanan fiyat artışları inşaat sektörünü derinden etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor.

Malzeme arsa fiyatlarındaki yükselme maliyetlere yansıyınca emlak fiyatları uçtu, onunla birlikte kiralar da fırladı.

Sektörün son durumunu ASTV’de yayınlanan Gözlem Kulesi’nin konuğu olan İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği  (İMSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Andıç ile konuştuk.

Sözlerine maliyet artışları ile sektördeki daralmayı anlatan grafiklerle başlayan Andıç’ın verdiği bilgiye göre, 2016 - 2017 yıllarında ruhsat sayısı 200 binin üzerindeyken bu rakam geçen ay itibarıyla 126 bine düşmüş durumda.  

Malzeme fiyatlarındaki artış ise nisan ayı itibarıyla yüzde 102. Bazı ürünlerdeki artış ise çok daha yüksek. Örneğin alçıpandaki artış yüzde 1200’e ulaşmış durumda. 

Bu tabloya bir de şu yönden bakmak gerekiyor. Artan nüfus, kalabalık aileler yerine bireysel yaşantı tercihinin artması dolayısıyla Türkiye’de yılda 800 bin konuta ihtiyaç var.

Ancak baktığınızda bu rakam 126 bin de. Bursa’daki ihtiyaç ise yılda 20 bin konut. Geçmiş yıllarda bu rakama ulaşıldı. Ancak gelinen noktada ruhsat sayısı sadece 4 bin.

Yani yeni konut projesine başlanmıyor. Hem artan konut fiyatları hem de konut eksikliği nedeniyle kira fiyatları ise astronomik rakamlara ulaşıyor. Ortalama kira neredeyse 6 bin lira ulaşmış durumda. 

İnşaat sektörü ekonominin lokomotifi olmanın yanı sıra istihdam konusunda da önemli bir açığı kapatıyor. 2016 verilerine göre, sektördeki çalışan sayısı 2 milyon iken, 2020 nisan ayında 1,2 milyona düştü. Bu yıl ise bir milyon 700 bin. Yani 500 bin inşaat sektörü çalışanı işsiz kalmış.

Müteahhitler, artan fiyatların yanı sıra bir de son yıllarda artan arsa fiyatlarıyla mücadele ediyor. Arsa stokları azaldığı için fiyatlar iki buçuk yılda 10 kat arttı.

Arsa karşılık oranları Bursa’da yüzde 50’lere ulaştı. Dünya ortalamasına bakıldığında bu rakam yüzde 15-20 seviyesinde. 

Dolayısıyla müteahhit bir projeye başladığında bir arsa sahibine bir de satacağı daireyi yapıyor. Maliyet satılacak daireye eklendiği için üç artı bir dairenin maliyeti 2 milyona yaklaştı.   

Andıç, anlattığı bu olumsuzluklar bir araya geldiğinde yatırımın bir anlamının kalmadığına işaret ederek, ‘Müteahhitler satın aldıkları arsaları bekletip inşaat yapmasalar daha çok para kazanacak. Bu tablo  içinde kim yatırım yapmaya hevesli olabilir ki dolayısıyla bizim sektör temsilcileri de yatırıma hevesli değiller’ dedi.

Bu durumun 8 milyona yakın kiracıyı da yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Andıç, şöyle devam etti:

‘Eskiden karı-koca çalışırken kiradan kurtulmak için ev alabiliyordu. Bugünkü rakamlarla ev almaları imkansız.

Son 10-15 yılda en büyük müşterilerimiz çift maaşlı ailelerdi. Maliyetler artıp, gelirler düşünce denklem bozuldu. Bugün şartlar altında daire almaları mümkün değil’

 Programda, sektörün krizi aşabilmesi için önerilerini de anlatan Andıç, insanların önünü görebilmesi, enflasyonun dizginlenmesi ve vatandaşın alım gücünün artması gerektiğini söyledi. 

‘Maliyetler her gün artıyor. Biz soranlara bugün alabiliyorsanız alın, yarın daha faklı bir fiyat olacak. Ne zaman duracak onu da kestiremiyoruz. Enflasyon dizginlenmezse çok zor’ diyen Andıç, inşaat maliyetleri üzerinde önemli etkisi olan arsa maliyetlerinin düşürülmesiyle ilgili önerisini de şöyle anlattı:

‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığının şehir çeperlerinde hazineye ait arazileri imar çalışması yapılarak vatandaşa uygun koşullarda satma kararı almasını destekliyoruz. Aynı şekilde hazine elindeki uygun arazileri müteahhitlik sınıflarına göre satabilir. Maliyetlerdeki arsa yükünü 15 - 20’lere düşürmemiz gerekiyor. 

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) sektör analiz toplantısında Başkan İbrahim Burkay’a bir öneride bulundum; nasıl ki organize sanayi bölgeleri oluşturuluyor, onun kriterleri kolaylıkları varsa benzerini sanayi bölgeleri yanındaki uydu kentler yapmak için de hayata geçirebiliriz.

Bunu devletten talep edelim. Başkan Burkay, konuyu benimsedi. Organize konut bölgeleri oluşturmak için çalışma başlatıyoruz. BTSO ve akademik ve İMSİAD da bu işin içinde olacak’

 TEKNOSAB bölgesinin geleceğini şimdiden konuşmak gerektiğine de dikkat çekerek, ‘O bölgelerin etrafında uydu kentler oluşturmayı konuşmamız lazım.

Yoksa oraya gelecek 100-150 bin işçinin mevcut tek yolumuzla taşımasını düşünürsek vay halimize şehrin onun altından kalkması mümkün değil’ dedi.

 Andıç’ın çözüm önerileri arasında inşaatta tüm KDV oranlarının yüzde 8’e düşürülmesi, müteahhitlerin finansman desteği sağlanması da yer alıyor.

 Türkiye’nin deprem açısından riskli bir bölgede yer aldığının altını çizen Andıç, depremin yaratacağı tahribat göz önüne alırsa kentsel dönüşümü bir milli güvenlik meselesi olarak gördüğünü söyledi. 

Kentsel dönüşüm kamunun kaynak ayırmaması halinde artan maliyetler nedeniyle mümkün olmadığını ifade eden Andıç, şöyle devam etti:

‘Artan maliyetler kentsel dönüşümü vurdu. Vatandaşın binasının üstüne çok ciddi para ödemesi gerekiyor.   O zaman siz devlet olarak devreye girip finanse edeceksiniz’

Burkay’ın gündeme taşıdığı kent içindeki düzensiz sanayinin şehir dışına çıkarılması önerisini desteklediklerini söyleyen Andıç, ‘Kent içindeki sanayi her açıdan ciddi bir sorun haline geldi. Bir program hazırlayıp zamana yaymak gerekiyor’ dedi.

Editör: TE Bilisim