Kiracıların kiralarını ödemedikleri bir döneme girdik. Şimdi ‘bu ne demek’ diyeceksiniz, değil mi?

Şu demek: Kiraların anormal yükseldiği bir dönemdeyiz. Vatandaş sokakta kalmamak için her şeye razıymış gibi bir ev kiralıyor ve başını sokuyor.

Sonra yüksek kira, yüksek yakıt, yüksek elektrik, bunları karşılayamayınca kiraları ödemiyor.

İşte o zaman da okuyucumun anlattığı problem karşımıza çıkıyor ve yaygınlaşıyor. Evet, okuyucumun sözünü ettiği olayın başlangıcı iki yıl önceye dayanıyor.

Yani son günlerdeki fahiş artışın yaşanmaya başlamadığı bir tarih.

Zaten ben de ‘böyle bir döneme yeni girdik’ diye yazıma başladım. Yaşanan bu problem en çok son aylarda görüldü ve yaygınlaştı. Bu halde de ev sahibi kiracı ihtilafları doğal olarak arttı.

Okuyucum da alamadığı kiralar için icra takibine başvurmuş. Kiracı da itiraz etmiş, yani takip durmuş.

Başlattığı takibin türüne göre okuyucum ya itirazın iptalini talep edip alacağı kararla icra işlemine devam edecek veya yine yaptığı takibin türüne göre 30 günlük ödeme emri gönderdiyse aynı zamanda tahliyeyi talep edecek.

Bu işlemler yürürken bina yönetimi, ödenmeyen gider ve avansı kat malikinden yani okuyucumdan talep edebilecek.

Zira bu borçtan malik ve malikle birlikte kiracı da sorumlu. Üstelik okuyucumun düşündüğü gibi kirasını ve aidatını ödemeyen kiracının gazını, suyunu vs. hizmetini kesme hakkı da yok. Onlar devam edecek.

Yani özetle; kira ödeyemeyen kiracı her ne kadar mağdur ise ev sahibi de bir o kadar mağdur. Zira hukuki işlemleri de uzun sürecek.

Ben diyorum ki isterseniz bu sarmala girmemek için kiraları ödenmeyecek seviyelere çıkarmayalım. Makul seviyelerde kalalım da hem kiracı hem kiralayan mağdur olmasın.

Editör: TE Bilisim