EMLAK GÜNDEMİ

15 Yılda Evlerden Bir Oda Eksildi!

Türkiye’de konut piyasasında dengeler kökten değişiyor. İnşaat güven endeksinin son 5 yılın en düşük seviyelerini gördüğü bu dönemde, konut üretimindeki strateji "daha çok ama daha küçük ev" modeline döndü.

Yapılan son analizler, 2010 yılından bu yana ortalama konut büyüklüğünün yaklaşık 24 metrekare eridiğini ortaya koydu. Yani vatandaş, erişilebilirlik sorununu yaşam alanından feragat ederek ödemeye başladı.

Türkiye inşaat sektörü, artan maliyetler ve finansman sorunları gölgesinde zorlu bir sınav veriyor. Sektördeki güven endeksi son 12 ayda bir kez bile kritik eşik olan 100 puanın üzerine çıkamazken, Ekim 2025’te 83,7 ile son 5 yılın dibini gördü. Kasım ayında gelen kısmi toparlanma (84,9) ise sektörün nefes alması için henüz yeterli değil.

İnşaatta Kamu-Özel Ayrışması

Sipariş alt endeksinin 77 seviyesinde kalması, yeni iş bağlama kapasitesinin zayıflığını net bir şekilde gösteriyor. Buna karşın istihdam beklentisinin 92,7 seviyesinde daha yüksek seyretmesi, sektördeki yapısal ayrışmayı gözler önüne seriyor. Deprem konutları, altyapı projeleri ve sosyal konutlar gibi kamu destekli işler istihdamı ayakta tutarken, özel sektör proje finansmanı bulmakta zorlanıyor.

15 Yılda Bir Oda Kaybettik

Türkiye geneli ortalama konut yüzölçümleri incelendiğinde, yaşam alanlarının giderek daraldığı çarpıcı bir tablo ile ortaya çıkıyor. Hesaplamalara göre metrekarelerin yıllara göre değişimi şöyle:

  • 2010: 121 m²

  • 2021: 113 m²

  • 2022: 105 m²

  • 2023: 98 m²

  • 2024: 97 m²

  • 2025: 98 m²

Bu veriler, son 15 yılda ortalama bir dairenin 24 metrekare küçüldüğünü gösteriyor. Bu kayıp, fiilen evlerden bir odanın eksilmesi anlamına geliyor.

Erişilebilirlik Sorunu Küçülerek Aşılmaya Çalışılıyor

Daire sayısının korunmasına rağmen toplam inşaat alanının düşmesi, sektörün yeni stratejisini de ifşa ediyor: Türkiye, konut krizini ve fahiş fiyatları, "daha küçük metrekareler" üreterek aşmaya çalışıyor. Ancak bu durum, barınma kalitesinde düşüşü beraberinde getiriyor.

Kredi musluklarının hem üretici hem de tüketici için kısık olması krizi derinleştiriyor. Hanehalkının krediye ulaşamaması gerçek alıcıyı piyasadan silerken, müteahhidin finansman bulamaması arzı baskılıyor. Fiyatlar kağıt üzerinde (nominal) artıyor gibi görünse de, reel bazda gerileme ve hacimsel daralma yaşanıyor.

Arz Açığı ve Barınma Krizi

Mevcut tablo, önümüzdeki dönem için ciddi bir uyarı niteliğinde. Üretimdeki bu iştahsızlık ve finansman darboğazı, yakın gelecekte ciddi bir arz açığına neden olabilir. Bu durumun kaçınılmaz sonucu ise barınma krizinin daha da derinleşmesi olacaktır.