İLKHA 'da yer alan habere göre, imar affı Türkiye'de en son 2018 yılında kabul edilmişti.

TBMM Başkanlığı tarafından komisyona sevk edilen imar barışı yasasının kabul edilmesiyle beraber yapı ruhsatı alamayan mülk sahibi vatandaşlar bu yasadan yararlanmıştı.

2018 yılında çıkarılan ve 31 Aralık 2017'den önce yapılmış kaçak yapıların imar ve iskan sorununun çözülmesi amacıyla yapılan imar barışı bir kez daha gündeme gelmeye başladı.

Konuyla ilgili İLKHA muhabirine konuşan İmar Barışı Mağdurları Platformu Bursa Temsilcisi Celalettin Sağbaş, 2018 yılında çıkarılan imar barışı kanununuyla ilgili mağduriyetlerin çok fazla olduğunu ve iki yıldan beridir de bu mağduriyetleri dile getirdiklerini söyledi.

“İnsanlar imar barışına başvurduklarında neye göre başvuracaklarını bilmiyorlardı”

Bu kanunun 2017 yılında çıktığını belirten Sağbaş, “Fakat uygulanması 2018 yılında başladı. 2017 yılına kadar olan imarları kapsadı. 2018 yılının altıncı ayında çıkan kanun ödemeleri 2019 yılının ortalarına kadar devam etti.

İnsanlar 'biz parayı yatırırsak 2019 yılının sonuna kadar olan bütün yapıları kapsar. Çünkü reklam videolarında herhangi bir tarih telaffuz edilmedi. Bundan dolayı bir mağduriyet doğdu" diyorlar. İnsanlar imar barışına başvurduklarında neye göre başvuracaklarını bilmiyorlardı.

Sadece ellerindeki belgeleri ve resimleri götürdüler. 'Bizim burada evimiz var denildi,' bunlar kayıt altına alındı. Gerçekte burada ev var mı yok mu kimse araştırmadı. Beyan esastı denildi. Eğer vatandaşa verdiğin beyanı kabul ettiysen, tekrar iki sene sonra iptal edemezsin.

Çünkü vatandaşın beyanını kabul ettiniz. Devlet olarak aslında inceleyip bir kritere oturtman gerekiyordu. Bu kanuna uymayanların yapı-kayıt belgelerini iptal etmemen gerekiyor.” diye belirtti.

"Bu yasa teklifinin meclise gelmesini dört gözle bekliyoruz"

Mağduriyetlerde bir rantçı kesim bir de zorunlu olarak bunu yapma ihtiyacı hisseden kesim olduğunu söyleyen Sağbaş, “Bunların ayırt edilmesi gerekiyor. Hazineden ev yapmış, orman arazisine ev yapmıştır. Bu gibi nedenleri ayırt edelim ve müsaade etmeyelim.

Fakat adam kendi arazisi ve arsasına başını sokacak bir ev yapmıştır. Bu adamın evini yıkmakla, cezayla tehdit etmen bizim anayasamızın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Çünkü kanunda 2017 ve öncesi dediniz. Bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor.

Devlet bu soruna ön ayak olsun. Kontrolsüz yapılaşmanın önüne geçelim. İnşallah devlet bu sorunumuzu çözer. Torba yasada bir yasa teklifi verdi. Bu yasa teklifinin meclise gelmesini dört gözle bekliyoruz. Bu sorunlarımızın büyük bir kısmını çözecektir.” dedi.

“Hiçbir asgari ücretlinin bu parayı ödeyecek gücü yoktur”

Sağbaş, “Belediyelerin kendi bütçelerinden bir pay ayırarak yardım niteliğinde kredili ödeme yapılarak evlerini tekrar projeye uygun şekilde yapmalarını sağlamaları gerekiyor. Çünkü günümüzde bir yapının bedeli milyonları buluyor. Hiçbir asgari ücretlinin bu parayı ödeyecek gücü yoktur.

Eğer belediyeler bu yardımı yapmazsa, insanlar açıkta kalır. Tarlalarında tarla işini yapmak için konteyner tarzında yapılan yapılar vardır. Bazıları kaldırıldı ve yıkıldı. Bunlara özel izinler çıkartılarak tarımsal faaliyetleri sürdürebilmeleri için bu tarz yapılara belli ölçülerde müsaade edilmesi gerekir. Devlet eğer yeni bir kanun çıkartacaksa bu sorunları gidereceğini tahmin ediyoruz." diye belirtti.

“Sadece yapı kayıt mağduru üç milyon insan var”

Türkiye genelinde imar barışından mağdur olanlar veya imar barışına uygun hareket etmeyip mağdur sıfatını taşıyan üç milyon insan bulunduğuna dikkati çeken Sağbaş, “Çünkü imar barışı çıkartılırken o zaman verilen rakamlar 7-8 milyon civarındaydı.

Bunların bir kısmı yapı-kayıt belgelerini aldılar. Fakat almayanlar büyük bir yıkım teşekkül ediyor. Müracaat etmeyen büyük bir kesim var. Yeni yapılaşmaları da üstüne eklersek şu anda 4-5 milyon insanın mağduriyeti söz konusudur. Sadece yapı-kayıt mağdurları olduğunu düşünürsek bu torbanın içinde üç milyon insanın mağduriyetini koyabiliriz.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim