Türkiye Gazetesi'nden Ömer Faruk Bingöl'ün Yazısı... 

Konut piyasasındaki sıkıntılar gerçekte bir barınma problemine döndüğü için son dönemde sıklıkla konuşuluyordu.

Herkesin aklı da bütçesi de hâlâ 500 - 750 bin lira bandında bulunuyor, alabileceği konutla ilgili olarak...

Esasında beklenen çözüm de, bir şekilde fiyatların düşürülmesi ve piyasanın daha ulaşılabilir seviyelere çekilmesiydi.

Bir malın fiyatını düşürmek istiyorsanız yapılacak şey tartışmasız bellidir; onun arzını arttırırsınız ve maliyetini düşürürsünüz.

Bugün yüzde 90'a ulaşmış yıllık inşaat maliyet artışları ve gerileyen bir konut arzı var.

Sonuç olarak büyükşehirlerde 3 - 5 milyonlara ulaşmış, Anadolu'nun ilçelerinde dahi 500 bini aşmış fiyatlarla karşı karşıyayız. Hâl böyle iken, ucuz kredi ile alımı teşvik etmeye yöneldik. 

İnsanlar, bu kredi kampanyası öncesinde bile enflasyondan korunma aracı olarak, fiyatına çok da bakmadan, eski yeni demeden, kuzeymiş güneymiş, çatı katıymış bodrum katmış, merkezmiş taşraymış takılmadan konuta hücum ediyordu. Konut satışlarında bir problem yoktu.

Türkiye genelinde konut satışları son açıklanan verilere göre mart ayında, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 20,6 artarak 134 bin 170 oldu. Martta satılan konut sayısı şubat ayına göre de yüzde 37,5 arttı.

Bu arada Türkiye genelinde konut metrekare satış ortalama fiyatı da nisan itibarıyla 8.252 liraya kadar yükselmiş. Bir yıllık artış da yüzde 147,21 olmuş. (Veriler Endeksa'dan) Görüldüğü gibi, satma problemi de yok, fiyat artışı da gayet fahiş! Böyle bir piyasa, ucuz kredi ile alım teşvikine ihtiyaç duyar mı?

Şimdi problemin asıl yönünü yazacağım. SGK kayıtlarına göre Türkiye'de bu yıl ortalama maaşlar 7.734 lira...

Özel sektörde asgari ücret dışı uygulanan ücretlerin ortalaması 7.468 lira...

Kamudaki maaşlar ise ortalama 9.606 lira...

Kamu ve (asgari dışı) özel sektör ortalamasını alalım. 8.500 lira maaşlı birini düşünelim. Bankalar kredi verirken, son maaşın en fazla yüzde 65'ine denk gelecek şekilde aylık taksitleri hesaplar. 8.500 liranın yüzde 65'i, 5.525 lira...

Bu rakam, faiz dâhil 120 ay boyunca ödenecek taksit tutarı. Faiz hariç hesaplama yaparak, o kişinin alabileceği krediyi bulacağız.

0,89 kredide bile, yüzde 40 faiz yükü var, yani bir taksit üzerindeki faiz yükü, 2.210 lira...

Sonuç olarak 5.525 - 2.210 = 3.315 lira, aylık ana para...

Bunu da 120 ay ile çarparsanız, 397 bin 800 lira kredi alabilecek, diyelim ki 400 bin lira  olsun alabileceği kredi...

Şimdi, bu kişinin almak istediği konut 1,5 milyon lira olsun ki gayet mütevazı bir fiyat artık bu!..

Ortaya 1,1 milyon lira peşinat koyacak! Adam milyoner, 8.500 lira maaşı var ama ev sahibi olamıyor daha kredi çekmeden!

Bu, ortalama bir vatandaşın gerçeği! Acaba kaç kişi bu ortalamada ya da bunun üzerinde? 

Son bir haftada duyduğum iki şeyi paylaşacağım. Adrese Gayrimenkul CEO'su Selçuk Hiçdurmaz ile konuştum, faiz kampanyası sonrası tabloyu, "Pendik'te 1+1 daireye 1,9 milyon TL'yi verdiler. Bu daire geçen yıl 1 milyon lira değildi, ev yok, maliyet yüksek, satma problemi yok. Bir de teşvik ediyoruz" dedi. Eşi ile birlikte kamuda çalışan bir yakınım da "Benim için artık ev almak hayal bile değil, vazgeçtim bu sevdadan. Bu fiyatlar insan ömrü ile çelişiyor artık" dedi. 

"1+1 eve 1,9 milyon veriyorlarsa millette para var" goygoyundan da vazgeçelim artık, o parayı bulanlar, vaktinde liradan kaçıp döviz ve altın alanlar... Bütün çabamız da o dövizleri bozdurmak değil mi zaten!.. Böyle mi dizginleyeceğiz döviz fiyatını? 

Sahi, sizin maaşınız kaç TL ve size kaç TL kredi çıkıyor? Hesap yapmaya buradan başlayın isterseniz...

Editör: TE Bilisim