Maliklerin sıkça yönelttiği bu soruya hukukçular, “evet, malik olmayan bir kişi de bir taşınmazı kiraya verebilir” yanıtını veriyor. Ancak bu durumda dikkat edilmesi gereken kritik bir nokta var: Malikin aleni veya zımni (örtülü) izin vermesi.
Aleni ve Zımni İzin Ne Anlama Geliyor?
Aleni izin, yazılı veya resmi bir belgeyle açıkça verilen yetkiyi ifade eder. Örneğin, malikin bir vekaletname düzenlemesi veya yazılı onay vermesi bu kapsamdadır.
Zımni izin ise daha muğlak bir durumdur. Burada en önemli ölçüt, malikin kiralama işleminden haberdar olmasına rağmen buna karşı çıkmamasıdır.
Örnek Olay: Baba ve Oğul Arasında Kiralama
Diyelim ki, bir evin maliki baba; ancak kiralama işlemini oğlu yapıyor. Baba bu durumu biliyor ve uzun süre ses çıkarmıyorsa, bu durumda zımni izin verilmiş kabul edilir. Böylece sözleşme hukuken geçerli hale gelir.
Ancak kira bedelleri bu durumda doğrudan malikin hesabına değil, sözleşmeyi yapan kişinin (örneğimizde oğlun) hesabına yatırılır. Yalnızca kira ödemelerinin babanın hesabına yapılması, tek başına malikin onayı anlamına gelmez.
Mahkemeler Nasıl Değerlendiriyor?
Benzer uyuşmazlıklarda mahkemeler öncelikle şunu inceler:
-
Malik, kiralama işleminden haberdar mıydı?
-
Haberdar ise buna makul süre içinde itiraz etti mi?
Eğer malik haberdar olup sessiz kalmışsa, zımni izin olduğu kabul edilir ve sözleşme geçerlidir.
Eğer malik haberdar olur olmaz itiraz etmişse, o durumda sözleşme baştan itibaren geçersiz sayılır.
Malik olmayan bir kişi ev veya iş yerini kiraya verebilir, ancak bu durumun hukuken geçerlilik kazanması için malikin açık ya da örtülü şekilde izin vermesi şarttır. Aksi halde kira sözleşmesi geçersiz sayılabilir ve taraflar ciddi hukuki risklerle karşılaşabilir.