12 Yılda 10 Milyon Kişi Arttı, 7 Milyon Yeni Hane Kuruldu

2012 yılında 75 milyon 627 bin olan Türkiye nüfusu, 2024’te 85 milyon 664 bine yükseldi. Bu dönemde nüfus 10 milyon 37 bin kişi artarken, toplam hane sayısı 20 milyon 480 binden 27 milyon 515 bine çıktı.

Hisseli Tapularda “Ön Alım Hakkı” 90 Günle Sınırlı
Hisseli Tapularda “Ön Alım Hakkı” 90 Günle Sınırlı
İçeriği Görüntüle

Toplamda 7 milyon 35 bin yeni hane kuruldu; ancak bunların yaklaşık yarısı kiracı durumunda. 2012’de yüzde 20,9 olan kiracılık oranı, 2024’te yüzde 28,03’e çıkarken, yeni kurulan hanelerde bu oran yüzde 48,8’e ulaştı.

Yani her iki yeni haneden biri kiralık evde yaşıyor.

En Fazla Artış Alt Gelir Grubunda

Kiracılık oranındaki en sert artış, toplumun alt gelir grubunda yaşandı. Bu kesimde kiracılık oranı yüzde 22,30’dan yüzde 36,69’a fırladı. Aynı dönemde bu grubun ev sahipliği oranı yüzde 59,8’den yüzde 45,8’e geriledi.

Uzmanlara göre bu durum, konut fiyatlarındaki hızlı artış ve alım gücündeki düşüşle doğrudan ilişkili. Artan kiralar, dar gelirli vatandaşların ev sahibi olma şansını ciddi biçimde zayıflatıyor.

Tek Kişilik Haneler de Artışta

Kiracılık oranını etkileyen bir diğer faktör de tek kişilik hanelerin artışı. 2014 yılında toplam hanelerin yüzde 13,9’u tek kişilikti. 2024 itibarıyla bu oran yüzde 20’ye çıktı.

2014’te 3 milyon 22 bin olan tek kişilik hane sayısı, 2024’te 5 milyon 505 bine yükseldi. Yani son on yılda 2 milyon 483 bin yeni tek kişilik hane kuruldu.

Bu dönemde toplam hane sayısı 5 milyon 773 bin artarken, tek kişilik haneler artışın yüzde 43’ünü oluşturdu. Özellikle yüksek gelir grubundaki bireylerin küçük ve bağımsız yaşam tercihleri, kiracı sayısındaki artışı destekledi.

Konut Sorunu Nüfus Artışından Değil

Veriler, Türkiye’deki konut sorununun sadece nüfus artışından kaynaklanmadığını gösteriyor. Son 12 yılda üretilen konut sayısı, artan nüfusa paralel görünse de konut erişimi özellikle alt gelir grupları için giderek zorlaştı.

Göç hareketleri ve göçmen politikalarının da bu tablo üzerinde belirleyici bir etkisi olduğu değerlendiriliyor.

Merkez Bankası Faiz İndirebilir mi?

Gözler, 23 Ekim Perşembe günü açıklanacak Merkez Bankası faiz kararına çevrildi. Enflasyonun beklentilerin üzerinde seyretmesi, faiz indirimi ihtimalini zayıflatıyor.

Şu anda Merkez Bankası politika faizi %40,50, kısa vadeli tahvil faizi ise %40,10 seviyesinde bulunuyor. Yılın başında Merkez faizi yüzde 48 seviyesindeyken, tahvil faizleri yine yüzde 40 civarındaydı.

Mayıs ayından sonra tahvil faizleri, Merkez Bankası faizinin de üzerine çıkmış ve piyasada yeni bir denge oluşmuştu. Temmuz ayında ortalama olarak Merkez faizi %45,3, tahvil faizi ise %40,48 olarak gerçekleşmişti.

Bugün itibarıyla iki faiz oranı birbirine oldukça yakın seyrediyor. Bu da piyasada “faiz indirimi için alan kalmadı” yorumlarını güçlendiriyor.

Ekonomistler, Merkez Bankası’nın piyasa koşullarını dikkate alarak karar vereceğini ve kısa vadede indirim ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor.