Sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar, ticaret hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğu belirtilen mevcut uygulamanın değişmesi için çağrıda bulunuyor. Peki, bu değişiklik piyasayı nasıl etkiler?
Hizmeti Kim Alıyorsa Bedelini O Ödemeli
Mevcut piyasa koşullarında bir kiracı; depozito, peşin kira ve nakliye masraflarının yanı sıra, genellikle bir kira bedeli (+KDV) tutarındaki emlakçı komisyonunu da ödemek zorunda kalıyor. Bu durum, eve giriş maliyetlerini yönetilemez boyutlara taşıyor.
Gündeme gelen yeni düzenleme talebinin temelinde ise basit bir ticari ilke yatıyor: Emlakçı, taşınmazı pazarlayan profesyonel bir aracıdır ve bu hizmeti talep eden taraf mülk sahibidir. Dolayısıyla hizmet bedelinin, kazanç sağlayacak olan mülk sahibi tarafından karşılanması gerektiği savunuluyor.
Mevcut Sistem Yapay Kira Artışını Tetikliyor mu?
Uzmanlar ve tüketici dernekleri, "Komisyonu nasıl olsa kiracı öder" anlayışının piyasada dolaylı bir enflasyon yarattığına dikkat çekiyor. Mevcut sistemin yarattığı iki büyük risk şu şekilde sıralanıyor:
Yüksek Taşınma Maliyeti: Kiracılar, ev değiştirmenin getireceği (komisyon dahil) yüksek başlangıç maliyetleri nedeniyle, mevcut ev sahiplerinin fahiş zam taleplerine boyun eğmek zorunda kalıyor.
Fiyat Köpüğü: Mülk sahipleri, ceplerinden bir pazarlama gideri çıkmadığı için kiralama sürecinde fiyatı daha esnek belirleyebiliyor, bu da piyasa ortalamasını yukarı çekiyor.
Düzenleme Barınma Krizine Çare Olabilir
Sektör temsilcileri, emlakçı komisyonunun yasal olarak mülk sahibine devredilmesinin, kiracı üzerindeki mali yükü hafifleterek piyasada bir rahatlama sağlayabileceğini belirtiyor. Bu adımın atılması durumunda; kiracıların mobilitesi artacak ve "mecburiyetten" kabul edilen fahiş kira artışlarının önüne geçilebilecek.
Gözler şimdi, emlak vergisi düzenlemeleriyle birlikte bu talebin de TBMM gündemine alınıp alınmayacağında. Eğer düzenleme hayata geçerse, gayrimenkul sektöründe oyunun kuralları yeniden yazılabilir.