Hepinize iyi hafta sonları değerli arkadaşlarım.

Serimizin üçüncü yazısı ile bir gayrimenkul danışmanının sahip olması ve geliştirmesi gereken becerilere devam ediyoruz.

LİDERLİK SERGİLEMEK

Bu beceriye çoğunluğu takip etmemek ya da mahalle baskısına direnmek de diyebiliriz.

Sektöre yeni adım atmış bir gayrimenkul danışmanının en çok zehirlendiği ortam meslektaşları ile bir aradaki ortamlardır.

Dünyada başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda çoğunluk her zaman, bir kural olarak yanlış yoldadır.

Bu nedenle sırf çoğunluk ve çevremizdekiler bir şey yapıyor diye, benzer davranışlarda bulunmak ya da iş yapış tarzı geliştirmek son derece tehlikelidir.

Bir gayrimenkul danışmanının kendisi ve işi ile ilgili doğruları sadece kendi mesleğinde aramaması, dünyadaki pek çok farklı alan ve konuda kendisine ışık tutacak örnekler araması gerekir.

Bu araştırmayı yaptığında zaten çok net bir şekilde karşısında duran temel doğruları görecek ve kim ne derse desin doğru  bildiklerini yapmaya çalışan bir lider olarak öne çıkacaktır.

MÜTEVAZI OLMAK

Sadece gayrimenkul danışmanlığı için değil, iyi bir insan olmak için de olmazsa olmaz değer ve becerilerden birisidir tevazu sahibi olmak.

Gerçekten başarılı olan insanlar, bir noktaya kazıya kazıya ulaşmış insanlar kondukları dala değil kendi kanatlarına güvenen insanlar alçak gönüllü olurlar.

Kimseye ispatlamak zorunda oldukları, hesabını veremeyecekleri bir durumları yoktur.

Başarının; harcanmış akıllı emeklerinin, odaklanmalarının ve evrenin temel kanunlarının bir sonucu olarak görülmesi gerektiğine inanırlar.

Lütfen ne başarımızı, ne paramızı, ne sahip olduklarımızı, ne de yapabileceklerimizi kimsenin gözüne sokmayalım; bırakalım sonuçlarımız bizi anlatsın.

NAZİKÇE HAYIR DİYEBİLMEK

Yine her insanın sahip olması gereken nitelik ve becerilerden birisi de nezaketli olmaktır.

Nezaket üzerine kitaplar vardır ve yazılabilir, ancak burada bahsetmek istediğim nazikçe hayır diyebilme becerisidir.

Gayrimenkul danışmanlığı gibi tek kişilik bir iş yapıyorsak, dışarıdan gelen, bizi yolumuzdan uzaklaştırabilecek taleplere hayır diyebilmeliyiz.

Örneğin yetki vermeden çalışmamızı isteyen bir mülk sahibine, bize hizmet bedeli vermek istemeyen alıcı adayına, konumuz ya da bölgemiz dışında bir mülk hakkında bizimle çalışmak isteyen bir danışanımıza, olması gerekenden çok daha yüksek fiyat talep eden müşterimize, bizi iyi niyetle de olsa güvenli alana çekmeye çalışan meslektaş ya da yakınlarımıza hayır diyebilmek ve bunu ilişkimize zarar vermeden yapabilmek çok önemlidir.

Bunun yolları basittir.

Bir kez planlanmış cevaplarımızı hazırlarsak bir daha ilk baştaki kadar zorlanmayacağımızı görürüz.

Olayı kişiselleştirmelerine neden olmadan, kendi öne sürdüğümüz koşullar oluştuğunda her zaman hizmetimizi sunmaya hazır olduğumuzu vurgulayarak hayır diyebilmeyi en kısa zamanda öğrenmeliyiz.

ODAKLANMAK

Belki de hayatın sırrı bu kavramda…

İlgimizi, odağımızı, enerjimizi dağıtacak onlarca, yüzlerce sebebin arasında; doğru bildiklerimize, başlangıçta iyi çalıştığımız dersimize, başkaları ne derse desin, rüzgar nereden eserse essin, hedefimize ilerlemek…

Büyük bir irade gücü gerektiren bu madde, bence tüm becerilerin arasında en önemli üç beceri arasına girer.

Olduğumuz yeri, gitmek istediğimiz noktayı belirlemek, sonrasında da başka hiçbir yere bakmadan ilerlemek…

Bu aynı zamanda en kolay vazgeçilecek becerilerdendir de…

Bazen maddi sorunlar, bazen özel sebepler, bazen sadece keyfimiz bizi dağıtabilir.

Dağıldığımızın farkına varabilmek odaklanmanın ilk adımı olabilir.

Bu nedenle dağılmayı sürecimizin bir parçası olarak kabul etmek ve odaklanma konusunda kat edilecek yolumuz olduğunu hatırlamak bile başlangıç için oldukça yeterli ve değerlidir.

“Bir Tek Şey” kitabında Gary Keller’ın da dediği gibi; “Bir şeye odaklanmak, onun dışında hiçbir şeye bakmamak demektir.”

ÖNCELİKLERİMİZİ BELİRLEMEK

Başarılı insanların ortak özelliklerinden birisi de yapılacak pek çok şey, tercih edilebilecek pek çok seçenek arasından doğru olanları bulabilmektir.

Bir insanın keyfinin istediğini değil de, doğruyu yapabilmesinin yolu da kendi önceliklerini belirlemekle başlar.

Her birimizin farklı olmakla birlikte, hayatta bir öncelik sıralamamız vardır, ancak bunun üzerine ciddi bir şekilde eğilmezsek bazı kararlarımızın hiç de bu sıralamaya uymadığına dair örnekler her birimizin hayatlarında bolca mevcuttur.

Doğan Cüceloğlu’nun “yaşam başarısı” adını verdiği, bazı uluslararası çalışmalarda “wheel of life” (yaşam çarkı) olarak da adlandırılan insanoğlunun hayattaki temel öncelikleri hakkında size bir kopya vereyim:

Temel öncelik başlıkları sağlık, aile, iş, dostlar, aşk, ibadet, eğlence gibi sıralanabilmekte.

PLAN YAPMAK

Önceliklerimizi belirlediysek sıradaki aşama başarılı bir plan yapmaktır.

Burada da bizlere hiç öğretilmeyen çok önemli bir nokta bulunmakta.

Başarılı bir iş planı yapabilmenin ilk adımını kimse bence doğru bilmiyor.

Verimli olması istenen bir iş planın da, ilk yapılması gereken çalışılmayacak zamanları belirlemektir.

Unutmamalıyız ki, bizler çalışmak için yaşamıyor, tam tersine daha iyi bir yaşam sürebilmek için çalışıyoruz.

Dolayısıyla her gün, her hafta, her ay birer ödül olan tatillerimizi bilmek bizi çalışma anlarında çok daha motive ve verimli kılacaktır.

Sonrasında, her iş için en önemli “bir tek şeyi” planda gereken zaman dilimlerine yerleştirmeli ve geri kalan zamanlarda da geri kalan tüm şeyleri yapacak şekilde bir plana ulaşmalıyız.

Alfabemizin sıradaki harfleriyle temel becerileri kaleme alacağımız gelecek haftaki yazıda görüşmek üzere…

Şimdiden hepimize HARİKA bir Mayıs ayı dilerim. İyi pazarlar, iyi haftalar…