Ayrıca, toplumdaki algının aksine konut fiyatlarının hızla artmasında yabancı pazarı etkisinin çok fazla olmadığı rakamlarda açıkça görülüyor.

Yeni Alanya'da yer alan habere göre, İnşaat sektöründeki girdi maliyetlerinin artmasının yanı sıra etkili olan göç dalgası konut fiyatlarındaki artışta etkili oldu.

Bu konuda ciddi sorun yaşayan Alanya’da da sektör temsilcilerinden dikkat çeken çözüm önerileri gelmeye başladı.

Bazı ülkelerde yabancılara yönelik konut satışının yasaklanması gibi önerilerin Türkiye’de geçerli olamayacağını vurgulayan temsilciler, maliyetlerin en kısa sürede düşürülmesi gerektiğini belirtti.

400 bin dolarlık konut alan yabancıların Türk Pasaportu elde edebildiği Türkiye’de, 100 dairelik bir sitenin yüzde 30’unun yabancılara, yüzde 70’inin Türklere satılması halinde yerli vatandaşın alım gücünün arttırılabileceği önerisi de yer aldı. Ayrıca, TOKİ yöntemi ve şehrin bazı noktalarında ruhsat almaya getirilecek sınırlandırmalarla da çözüme ulaşılabileceği hatırlatıldı.

YABANCI PAZARININ ETKİSİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜ GİBİ DEĞİL

Son açıklanan verilere göre, toplumdaki algının aksine konut fiyatlarının hızla artmasında yabancı pazarı etkisinin çok fazla olmadığı rakamlarda açıkça görülüyor.

Son 5 yılda Türkiye’de gerçekleşen konut satışlarının sadece yüzde 2,9’u yabancılara yapılan konut satışlarından oluşuyor.

Ülkemizde yabancılar tarafından ilgi gören başta İstanbul ve Antalya gibi büyükşehirlerin bazı ilçeleri haricinde, ev fiyatlarındaki yükselişin genel nedenleri, döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve inşaat maliyetlerindeki yüksek artış.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre geçtiğimiz yıl İstanbul’da en çok konutun satıldığı ilçeler arasında Anadolu Yakası ilçeleri bulunurken, bu bölgenin yabancılar tarafından daha az tercih edildiği bilinmekte.

Özellikle yerli müşteri pazarında en çok konut satışının yapıldığı Pendik, Sancaktepe, Ümraniye, Maltepe ve Bahçelievler gibi semtlerde yabancıya satışın çok az olduğu ancak bu bölgelerde de İstanbul’un diğer ilçelerinde olduğu gibi ev fiyatlarının neredeyse iki katına çıktığı sonucuna ulaşıldı.

Bu artışın temelinde yabancı alımlarının değil, artan inşaat maliyetlerinin ve arz sıkıntısının olduğu görüldü. Yabancı konut yatırımcılarının satın aldıkları konutlarda kısa süreli konakladıkları ve bu evlerin yılın çoğunluğunda boş kaldığı biliniyor. İstanbul’da özellikle son yıllarda artan göçmen nüfusunun boş olan konutlara kiralama yoluyla yerleşmesi nedeniyle stoklarda azalma yaşandı.

‘1+1’LERİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ’

Konuyla ilgili Yeni Alanya’ya özel açıklamalarda bulunan Alanya Bakkallar Odası Başkanı Velittin Yenialp, “Kesinlikle Alanya’da yabancıya yönelik konut satışı kaldırılmamalı. Bakın burada ‘konut’ satışı diyoruz.

Biz bir Filistin gibi arazimizi satmıyoruz. Yaptığımız binaları, duvarları yabancı vatandaşa satıyoruz. Alanya’da bu kapsamda özellikle 1+1’lerin önüne mutlaka ve mutlaka geçilmeli.

Çünkü yabancı vatandaşların çoğu 1+1 daire alıyor. Ardından evinin dairesinin anahtarını kendi ülke vatandaşları arasında döndürüyor. Bu şekilde bizim apart otellerimizi filan öldürmüş oluyor.

Bu durum Alanya ticaretine sekte vuruyor. Örneğin bir aile satın alıyor, kendi eşine dostuna evini kullandırtıyor ve kiraya veriyor.

Bu konuda büyük bir sıkıntı yaşıyoruz ve bu konuda da bir çalışma yapılmasını istiyoruz. Alanya’nın girdileri bellidir; tarım, turizm ve inşaat.

Esnafımız da bu şekilde ayakta kalıyor. Üçlü sac ayağından biri olan inşaat olmazsa, Alanya ekonomisi ciddi zarar görür.

Türkiye ekonomisine de bunun etkileri büyük olur. Satışların tamamen yasaklanması gibi bir şey söz konusu olmayacağı gibi, belirli sınırlandırmalarla kota konularak bunun önüne geçilebilir” dedi.

‘SERBEST PİYASA EKONOMİSİNDE YASAK OLMAZ’

Alanya Müteahhitler Birliği (MÜTBİR) Başkanı Mustafa Küçüker ise, “Yabancıya konut satışının yasaklanması başlığının dahi çok tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Bunun benzer sıkıntıları yaşadık. Biliyorsunuz 2005 Tapu Krizinde, yabancılara konut satışında düzenlenme yapılacağı söylenmişti.

Buradaki yanlış anlama dahi sektörün birkaç yılına mal oldu. Bu konu ülkemizde ciddi bir döviz kaybına neden oldu. İnsanlardaki ‘güven’ ortamının kalkmasının ardından tekrar yerine oturtmak zaman ve efor demek. Bunun çözümü yasaklamak ya da kota getirmek değil. Neticede maliyetler arttığı için bu daire fiyatları yükseliyor.

Önemli olan maliyetleri düşürmek. Bu da malum enflasyonun düşmesiyle, insanların refah seviyesinin yükselmesiyle olabilecek bir şey. Serbest Piyasa Ekonomisinde ‘yasak’ diye bir şey yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Yasak ya da kota getirilmesi kanuna aykırı bir şey olur.

Neticede mülk sahibi, isterse yerliye isterse de yabancıya, resmiyet çerçevesinde konutunu satabilir. Buna müdahale edecek bir kanun anayasaya da aykırı olur. Bizim temennimiz maliyetleri daha da düşürebilmek" dedi.

‘TOKİ VE RUHSAT SINIRLAMASI İLE ÇÖZÜLEBİLİR’

EMLAK Profesyonelleri Derneği (The Turkish Property Professionals-TTPP) Başkanı Dr. Yakup Uslu ise şunları söyledi:

“Alanya'da kiraların yükselmesinde ana etken Rusların yada Ukraynalıların daire kiralaması değil. Evet savaş durumu kiraların yükselmesinde etken oldu. Ama, ana etken inşaat maliyetlerindeki aşırı artıştan kaynaklanıyor.

Dairelerin fiyatları artmışken, yatırım aracı olarak görülen dairelerde kira artışının olmaması beklenmemelidir. Diğer taraftan, Alanya'da çok az sayıda geniş daireler üretilmektedir. Yani Türklerin alabileceği düzeyde 3+1 ya da üstü üretilmemektedir. Varsa bile bunlar ‘Penthouse Dubleks’ daireler ki Türklerin bütçesinin kat kat üzerine çıkıyor.

Dolayısıyla yerli vatandaşlarımız, ne satın alacak, ne de uygun fiyattan kiralayabilecek pozisyonda. Bir çeşit arz talep meselesidir. Ülkelerin konut satışları bir döviz kazanma yöntemidir. Almanya’da da, Hollanda ve İsviçre’de de hem kendi ülkemizden hem de farklı ülkelerden binlerce vatandaş var. İstedikleri şekilde gayrimenkul alıp satabiliyorlar. Her ülkenin şehidi, gazisi, milliyetçisi, yurtseveni var.

Gayrimenkul alan tüm yabancılar içinde bulunduğu ülkenin kanunlarına tabidir. Türkiye'de de aynıdır. Yabancılara gayrimenkul alımında zaten bir sınırlama var, resmi gazetenin 3 Mayıs 2012 tarihli, 28 bin 296 nolu sayısında, 6 bin 302 no'lu kanuna göre; özel mülkiyete konu ilçe yüzölçümünün yüzde 10'u ve kişi başına ülke genelinde 30 hektarı geçemez.

Ancak bakanlar kurulu kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı 2 katına kadar artırmaya yetkilidir. Aynı konuyu yabancılarla tartışıyoruz. Mesela Hollanda'da üretilen tüm inşaatın yüzde 30’u düşük ücretliler için 5 seneliğine belediyeye devrediliyor. Bu bir yöntem. Kaldı ki Alanya bir tatil kasabası, dünyadaki tatil trendi toplu seyahatlerden ziyade özelleştirilmiş tatillere kaymakta.

Yani, daha kısa süreli tatil, otel yerine AirBNB'den veya Booking’den seçilmiş dairelerde ve istenilen zamanda yapılıyor. Önümüzdeki günlerde yaz tatil sezonunun başlaması ile birlikte, fiyatlar daha da artıp, kiralanacak konut sayısı azalabilir.

Dairesini kiraya verenler fahiş artış yapmamalı, fırsatçılık yapmamalıdırlar. Yerlilere üretilen konut açığı kapatılırsa, TOKİ yöntemiyle olur, ya da şehrin bazı yerlerine ruhsat verirken sınırlama getirilirse sorun orta vadede çözülebilir diye düşünüyorum.” 

Editör: TE Bilisim