Gayrimenkul Danışmanlarını Bekleyen En Tehlikeli 3 Tuzak

Merhabalar, iyi pazarlar.

Son üç yazıda kaleme aldığımız gayrimenkul danışmanlarını bekleyen tuzakların bir kez daha üzerinden geçelim ve konuyu pekiştirmiş olalım.

Pek çok gayrimenkul danışmanı aslında yüksek performans düzeylerine ulaşmasını sağlayacak imkân ve kabiliyetlere sahiptir.

Yine de gerek hizmet kalitesi olarak gerekse kazanç olarak vasatın üzerinde sonuçlara ulaşılamamasının perde arkasında bazı temel tuzaklar bulunmaktadır.

Çok yaygın, tehlikeli ve mutlaka farkında olunması gereken bu üç tuzağın birincisi “GÜVENLİ BÖLGE TUZAĞI”dır.

İnsan doğasının güvenli bölge veya konfor alanı olarak adlandırılan kontrollü ve güvenli hissiyata sahip olduğuMUZ sınırlar içerisinde kalmak istemesi bir realitedir ve tartışmaya kapalıdır.

Gayrimenkul danışmanlığı mesleği ise sürekli yeni insanlarla tanışmak, daha önceden tanıdığımız insanlara ortada hiçbir menfaat yokken kendimizi hatırlatmak gibi güvenli alana meydan okuma üzerine kurulu bir iştir ve bu da tartışmaya kapalı bir realitedir.

Dolayısıyla psikolojik ve fizyolojik olarak kendi sınırlarımızı zorlamalı, sürekli kendimizi konfor alanımızın dışında bulunmaya alıştırmalı ve bu tuzaktan kendimizi korumaya çalışmalıyız.

Gelelim ikini tuzak olan ÇOĞUNLUK ETKİSİ’ne…

Yine sektöre giren pek çok kişinin yanlış yönlere ya da çalışma yöntemlerine sevk olmasına neden olan bu tuzak, yakın çevremizdeki örneklere bakarak, onların yaptıklarını doğru kabul etmemiz anlamına gelir.

Halbuki pek çok büyük insanın ticari hayatta ve iktisat bilimi içn bize söylediği gibi aslında çoğunluk hep hatalıdır, yanlış yönde gitmektedir.

Bunun en önemli kanıtlarından birisi borsalardır. Yüksek gelir seviyesine sahip %0,1 ile sürekli aynı yerde debelenip duran ya da varını yoğunu kaybetmenin eşiğinde olan %99,9’un bulunduğu borsalar bize çoğunluk etkisinin somut örneklerini sunmaktadır.

Son tuzağımız ise DRAM BAĞIMLILIĞI’dır.

Bu bağımlılık, kendi yapması gerekenleri yapmadığını bilen herkesin başvurduğu, psikolojide “yansıtma” olarak da adlandırılan bir savunma mekanizması eylemidir.

Sürekli olarak sonucunu değiştirme imkânı olmayan şartlar ve olaylar hakkında konuşmak, bunlardan yakınmak ve elde edilen başarısızlıkların ya da harekete geçememenin sebebi olarak bunları göstermek şeklinde özetleyebiliriz bu tuzağı.

Faiz oranları, siyasi gerilimler, ekonomik belirsizlikler, küresel gelişmeler, hava durumu vb. hem değiştirmemizin pek mümkün olmadığı hem de aslına bakarsanız elde ettiğimiz sonuçlarla doğrudan o kadar da ilişki halinde olmayan konulara odaklanmak bu işteki en büyük tuzakların başında gelir.

Peki, bu özet yazının sonucunda ulaşmamız gereken sonuç, bize düşen görev nedir?

Yapmamız gereken, öncelikle doğamızı ve işimizin temellerini doğru anlamak, ardından sadece mesleğimizin içerisinde değil pek çok farklı alandan bize ışık tutabilecek özelliklerde örnek başarı hikayelerini bulmaya çalışmak ve son olarak da kontrolümüz dışındaki her şeyden uzak bir şekilde kendi performansımıza odaklanmaktır.

Daha da özet olsun isterseniz; KABULLENMEK, ODAKLANMAK ve HAREKET GEÇMEKTİR…

Yeni bir konuda haftaya görüşmek üzere…