Rayiç bedellerdeki fahiş artışın bazı taşınmazları “değerli konut vergisi” kapsamına sokabileceğini söyleyen Tayyar, düzenlemenin sosyal dengeleri bozacağını savundu. Tayyar, “Bu uygulama hayatın olağan akışına aykırı. İkinci Dünya Savaşı koşullarında çıkarılan Varlık Vergisi’ni hatırlatıyor. Düzeltilmezse kira krizi derinleşecek, konut fiyatları daha da yükselecek, ev sahibi-kiracı anlaşmazlıkları artacak. Olan yine dar ve sabit gelirliye olacak” dedi.
“Rayiç Bedeli Merkezi Yönetim Belirler”
Rayiç bedellerdeki artış tartışmalarına Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da açıklık getirdi. Emlak vergilerinin belediyeler tarafından belirlendiği yönündeki yaygın kanaatin yanlış olduğunu vurgulayan Özcan, süreci şöyle anlattı:
“Emlak vergileri, 4 yılda bir Vergi Usul Kanunu’nun 49. maddesi gereğince toplanan 9 kişilik bir komisyon tarafından belirleniyor. Bu kurulda bilirkişi olarak gayrimenkul değerleme uzmanları da görev yapıyor. Belediye başkanları bu kurulda yer almıyor, yalnızca belediyeden 2 temsilci bulunuyor. Yani belediyelerin bu rakamları bağımsız şekilde artırma veya düşürme yetkisi yok.”
Özcan, artan rayiç değerlerden en büyük kazancı belediyelerin değil, tapu ve vergi dairelerinin elde ettiğini söyledi:
“Belediye, rayiç bedel üzerinden binde 1 oranında emlak vergisi alıyor. Ancak tapu müdürlüğü, alıcıdan ve satıcıdan ayrı ayrı binde 2 olmak üzere toplam binde 4 alıyor. Yani bizim aldığımızın 4 katını tapu dairesi tahsil ediyor. Bunun dışında vergi dairesinin aldığı pay da var. Ayrıca emlak vergilerinin bir bölümü Kültür ve Tabiat Varlıkları Fonu’na aktarılıyor. Bu yüzden asıl kazanç merkezi hükümete gidiyor.”
Özcan, belediyelerin rayiç bedel artışlarından sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek, “Hükümete yakın bazı kaynaklar, belediyeler yıpransın diye böyle bir algı oluşturuyor. Oysa rayiç bedeller teknik bir kurul tarafından belirleniyor ve belediyelerin bu noktada inisiyatifi bulunmuyor” ifadelerini kullandı.
