Tartışmanın kökeni, 2011 yılında Maliye Bakanlığı'nın çıkardığı bir Sirküler ile başladı.

O tarihe kadar yapı ruhsatı ve tapu kayıtları esas alınarak belirlenen KDV oranları, bu Sirkülerle değiştirilerek taşınmazların fiili kullanım amacına göre KDV oranının belirlenmesi yönünde bir görüş bildirildi.

Bu değişiklik, ofis olarak kaydedilmiş taşınmazların konut olarak kullanılması durumunda indirimli KDV oranının uygulanmasına yol açtı.

Ancak bu durum, 2014 yılında Maliye'nin eski uygulamasına dönmesiyle tersine döndü ve birçok mükellef bu süreçte KDV iadesi talep etti.

MALİYE'NİN İADE TALEPLERİNE CEZALI YANITI VE YARGI SÜRECİ

Maliye Bakanlığı, 2011-2014 arasında verdiği bu iadeleri haksız buldu ve mükelleflerden cezalı olarak geri istedi. Mükellefler, Maliye'nin bu taleplerine karşı yargıya başvurdu.

Konut Fiyatlarında Artış Enflasyonun Gerisinde Kaldı Konut Fiyatlarında Artış Enflasyonun Gerisinde Kaldı

İlk derece mahkemeleri genellikle Maliye'nin lehine karar verdi, tapu ve ruhsat kayıtlarının esas alınması gerektiğini belirtti.

DANIŞTAY'DAN YARGI SÜRECİNE SON NOKTA

Danıştay, son olarak 2024 yılında verdiği kararlarla bu uygulamaya resmiyet kazandırdı. Bu kararlar, satış işlemlerinde taşınmazların tapu kayıtlarına göre sınıflandırılması gerektiğini ve KDV oranının bu sınıflandırmaya uygun olarak hesaplanması gerektiğini tekrar vurguladı.

Buna göre, alıcıların taşınmazları hangi amaçla kullanacakları veya satın aldıkları önemli değil; önemli olan taşınmazın tapuda ne olarak kayıtlı olduğu.

Bu kararlar, taşınmaz satışlarında önemli bir belirsizliği gidermiş oldu ve mükelleflerin karşılaştığı hukuki karmaşaya son verdi. Yıllardır süregelen bu hukuki mücadelenin sonlanması, tapuda ofis olarak gösterilen taşınmazların satışında KDV hesaplamalarında yeni bir dönemi başlatıyor.

Editör: Gayrimenkul Gündemi