Depremden etkilenen şehirlerin konutuyla, işyeriyle sanayisiyle tarımıyla tarihi ve kültürel değerleriyle yeniden ayağa kaldırılacağını vurgulayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hiçbir vatandaşımızı ne acısında ne hayatını yeniden düzene koyma ne de geleceğini inşa etme gayretinde asla yalnız bırakmayacağız.

Sadece bizim değil, insanlığın ortak miraslarını bünyesinde barındıran bu bölgeye devlet ve millet olarak hep birlikte sahip çıkacağız.

Sağlam ve az hasarlı binalarda hayatın normalleşmesini sağlayacak adımları atıyoruz. Çadır kentlerde ve konteyner kentlerde barınan vatandaşlarımızı 1 yıl içinde inşa edeceğimiz sağlam, güvenli huzurlu konutlarına taşımaya başlayacağız.

Depremden tek bir binası bile hasar almadan alnının akıyla çıkan TOKİ’miz hazırlıklarını hızla sürdürüyor. Mart ayı içinde Hatay’da 40 bin 426, Kahramanmaraş’ta 45 bin 67, Adıyaman’da 25 bin 882, Gaziantep’te 18 bin 544, Malatya’da 44 bin 770, Osmaniye’de 9 bin 550, Diyarbakır'da 6 bin, Şanlıurfa’da 3 bin, Elazığ’da 3 bin 750, Adana’da 2 bin 500, Kilis'te 250 konutun inşasına başlıyoruz.

Hasar tespit, enkaz kaldırma ve yer belirleme işlemleri bittikçe her ilimizde bu konut sayıları artacaktır. Tüm konut alanlarını yeni bir şehir planı çerçevesinde, zemin kalitesine, fay hattına olan mesafesine bakarak, kendi mimarisine, tabi tarihi ve kültürel dokusuna uygun şekilde tasarlıyoruz.

Konutlarımızın hiçbiri zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyecek. Köylerimizdeki ihya çalışmalarını da eviyle, ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla, kendi özgün mimarisine göre aynen Manavgat’ta yaptığımız gibi gerçekleştireceğiz. Altını çizerek bir şeyi daha ifade edeceğim. Güçlendirme diye bir mantıkla asla bu bölgede inşa ve ihya çalışmaları yapmayacağız.

Hepsi sıfırdan zemin artı 3, bilemediniz 4, bu şekilde inşaatlarımızı yapacağız. Ülkemizdeki tüm üniversitelerimizden jeofizik, jeoteknik, jeoloji, sismoloji hocalarımızla, deprem uzmanlarıyla yoğun istişare halinde çalışıyor, buradan çıkan sonuçlara göre hareket ediyoruz.

Demirden çeliğe, çimentodan seramiğe, inşaatlarımız için gereken tüm yapı malzemelerinin kaliteli ve hızlı şekilde tedarikiyle fayda- maliyet analizleriyle planlamaları sürüyor. Sağlam zeminlere, doğru tekniklerle inşa edilen yapıların yıkılmadığını bu depremlerde bir kez daha gördük.

Bunun için ülkemizin önde gelen tüm mimarlık, mühendislik ofislerini, proje bürolarını, şehir plancılarını harekete geçirdik. Yerleşim yerlerimizi mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara doğru kaydırarak zemin sıvılaşmalarının yol açtığı felaketlerden uzak tutmak istiyoruz.

Kadim yerleşim yerlerimizi de tarihi ve kültürel dokusuna uygun aynı zamanda güçlü şekilde koruyacak planlamalar yapıyoruz. Şehirlerimizin ihyasını planlarken, bilim adamlarımız ve uzmanlarımızla birlikte afetten zarar gören illerimizdeki vatandaşlarımızın iş insanlarımızın yerel yöneticilerimizin görüşlerini de alıyoruz. Her adımımızı ortak akla uygun şekilde atıyoruz. En çok önem verdiğimiz zemin etütlerini mikro bölgeleme olarak tarif edilen teknikle yürütüyoruz."

Editör: TE Bilisim