Bugünlerde milletçe önemli bir acıyı yaşıyoruz. İzmir civarında meydana gelen deprem hepimizi üzdü.

Burada elbette deprem sigortası akla geliyor ama bence öncelikle can kayıplarını düşünmemiz gerekecek.

Yani deprem olduğunda malla ilgili zararımızın telafisi elbette önemli ama dikkat edin önce depremde ölmemiş olma şartı var. Yani önce canımız teminat altında olmalı.

Oysa öğreniyoruz ki yıkılan binaların inşa edildiği zemin balçık benzeri bir oluşum. Dolayısıyla öncelik hayatı tehlikeye atmamak, sonra malı kurtarmak. Bunun için de kamusal tedbir şart.

Şimdi DASK’tan söz edeyim... 

DASK, depremde zarar gören binalara ödenecek tazminat, bu bir sigorta. Bağımsız bölümler için tek tek yapılabileceği gibi binanın tümü için de yapılabilir.

Bağımsız bölümler için yapılacak sigorta, münhasıran o bağımsız bölümün deprem hasarını karşılar.

Bunun içinde binanın şu bölümleri de bir arada ya da ayrı ayrı teminat kapsamındadır; temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının bunlara benzer nitelikteki tamamlayıcı bölümleri.

Dikkat edilecek husus şu:

Taşıyıcı sistemi tahrip edilmiş veya zayıflatıldığı tespit edilen binalar ile ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen binalar ve proje dışı ilaveler yapılmış binalar kapsam dışı kalmaktadır.

Bunlar için poliçe temin edilmiş olsa bile bunlara hasar tazminatı ödenmez.

Binanın tümü için sigorta yaptırmak, kanunumuzda yöneticinin görevleri arasında sayılmıştır. Yönetim sigorta ettiren sıfatı ile bu sigortayı yaptırabilir.

Ancak bu bir mali güç gerektirir. Bu amaçla binada toplanmış aidatın mevcudiyeti halinde, yönetici tarafından bina için DASK yapılır ve hatta yüzde 20’lik bir indirim söz konusu olabilir.

Editör: TE Bilisim