Hürriyet'ten Sedef Batı'nın haberine göre, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesindeki 7.7 ve Elbistan ilçesindeki 7.6 büyüklüğündeki depremler başta Hatay, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye olmak üzere bölgedeki birçok ilde büyük bir yıkıma neden oldu.

Binlerce bina yıkıldı; onbinlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, onbinlerce insan da hastanelerde tedavi görüyor.

Depreme nerede, ne zaman, ne şekilde yakalanacağımız belli değil elbette ama yaşadığımız yapıların depreme dayanıklı olduğunu bilmek, olası bir deprem riskine karşı güvenlik önlemlerini almak için son derece önemli…

Kapısından penceresine, duvar boyasından musluk başlarına kadar her detayını inceleyerek milyonluk evler satın alıyor ya da kiralanıyor ama 'depreme dayanıklı' diye satılan evler bir depremde yerle bir olabiliyor.

Deprem Uzmanı ve Kentsel Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Hakan Çatalkaya ve Avukat Kerim Kocaman ile konuştuk.

DEMİRLERDE PASLANMA, KOLON VE KİRİŞLERDE ÇATLAK VARSA DİKKAT

Binanın sağlamlığını, depreme dayanıklı olup olmadığını anlamak için nerelere bakmalıyız? 

Her vatandaşın oturduğu binanın ne durumda olduğu ile ilgili genel bir değerlendirme yapması gerek. Öncelikle binanın yaşına bakılmalı.

Yani bina 2000'den önce yapıldıysa hem eski deprem yönetmeliğine göre yapılmış hem de hazır beton kullanılmamıştır.

Çünkü yapı denetimi, 1999 depreminden sonra yürürlüğe girdi. Bunun dışında binanın bodrum katlarına mutlaka inilmeli.

Orada rutubet, demirlerde paslanma, kolonlarda ve kirişlerde çatlaklar varsa bilin ki binanızla ilgili bir sorun vardır. 

Bodrum katları haricinde binanızın içindeki kolon ve kirişlerde çatlak var mı incelenmeli. Sadece bu bulgular bile binanızın sağlam olmadığının ilk belirtileri olabilir.

Buna ek olarak eğer bina sağlam bir zemin üzerinde değilse, yani dere yatağındaysa, denize yakınsa, dolgu alanının üzerindeyse, bunu biliyor ve tespit edebiliyorsanız bu bilgiler de bina ile ilgili soru işaretleri oluşturabilir.

1999 depreminden sonra özellikle İstanbul’daki insanlar korkup binalara deprem testi yaptırdı ve rapor aldı. O dönemdeki raporlar tekrar ortaya çıkarılmalı.

O dönemde yapılmış çalışmaların sonucunda olumsuz bir şey varsa bu da binanın durumu için önemli bir göstergedir.

Diğer önemli bir gösterge de tapuya bakmak. Belediyeden onaylanmış, projesine göre uygun yapılmış binalar, yapı izin belgesi (iskân belgesi) alır ve bu belge ile kat mülkiyet tapusu çıkar.

İskan belgeniz var ise bina yönetmeliğe uygun yapılmış demektir.

Türkiye'de 3 çeşit tapu var. Bir tanesi arsa tapusu, bir tanesi kat irtifakı tapusu, diğeri de kat mülkiyet tapusu.

Kat mülkiyet tapusu demek projesine uygun yapılmış, kontrolü yapılmış bina demek.

Arsa tapusu ve kat irtifak tapuları ise herhangi bir denetimi yapılmamış, uygun olup olmadığı bilinmeyen yapı demektir.

VATANDAŞ BU TESTİ YAPTIRMAKTA İKİLEMDE KALIYOR

Bina sağlamlık testi için nereye başvurulur? 

Binaların dayanıklılığını kontrol etmek için diğer bir seçenek deprem testi yaptırmaktır. Belediye ve diğer kuruluşlara bu konuda başvuru yapılabilir.

Başvuru sonrası görevliler gelip binayı kontrol ediyorlar ve binada daha detaylı inceleme yapılması için uzman şirketlere yönlendiriyorlar.

Yapılan inceleme sonucunda binada riskli bir durum varsa bu konuda uzman şirketler bir rapor hazırlıyor. Bu rapor sonucuna göre bina riskli ise gerekli işlemler yapılıyor.

Burada vatandaş şöyle bir ikilemde kalıyor. Bizim genelde sahada gördüğümüz şey şu: İnsanlar aslında binaların deprem testini yaptırıp raporunu görmek istiyor. Kentsel dönüşümde de aynı durum geçerli.

Ama binalara halk ağzıyla ‘çürük raporu’ resmi ağızla ‘Riskli yapı tespit raporu’ alındığında ve bu rapor olumsuz çıktığında 60 gün içinde binanın elektrik ve suyu kesiliyor, tahliyesi yapılıyor ve bina yıkılıyor. Bunu bildikleri için insanlar bu testleri yapmaktan kaçınıyor.

Vatandaşlar özel kuruluşlardan bilgi amaçlı deprem dayanıklılık raporu talep ederlerse, gidip incelemeler yapılıyor, binalarda herhangi bir hasar var ise o kişilerle konuşularak binanın durumu anlatılıyor.

Kentsel dönüşüm mü, binanın güçlendirilmesi mi ne yapılması gerekiyorsa onlara anlatılıyor.

Bu şekilde bilgi amaçlı başvurulduğu ve rapor istediği için 60 gün sınırlaması uygulanmıyor, bu insanlar bir araya gelip tartışıp ortak karar alabilecek zamana sahip oluyor.

Depreme dayanıklılık testleri için özel firmalar yeterli yetkinliğe sahip mi? Doğru firmayı bulduğumuza nasıl emin olabiliriz? 

Bu konuda kamu kurumları, başvuru yapanları özel firmalara yönlendiriyor. Vatandaş bu firmalardan hizmet almadan önce şunlara dikkat etmeli:

Bu raporları hazırlayacak kişilerin deprem konusunda uzman inşaat mühendisi olmaları gerekir.

Binalar, İnşaat Mühendisleri Odası'na üye, Çevre Şehircilik Bakanlığı Yapı Denetim ve Proje Denetçisi belgesi olan uzman kişilerce incelenmeli.

BİNALARIN RÖNTGENİ ÇEKİLİYOR

Bu testlerde neler kontrol ediliyor? 

Betonarme bir binada betonlar ana taşıyıcıdır. İnceleme yapan uzmanlar taşıyıcı betonlardan karotlu numune alıyor.

Nasıl ki biz hastaneye gidip röntgen çektiriyorsak inşaat mühendisleri de röntgen aleti ile binaların tespitini yapıyor. 

Bu aletlerle demirlerde paslanma olup olmadığı kontrol ediliyor, binanın taşıyıcı sistem rölevesi çıkartılıyor.

Bütün bilgiler geldikten sonra binanın deprem güvenlik analizi için özel yazılımlar ile bina, dışarıdan nasıl görünüyorsa aynı şekilde modelleniyor.

Eldeki tüm bilgiler, veri olarak giriliyor ve üzerine insan yükü, eşya yükü, duvar yükü, fabrikaysa makine yükü gibi bilgilerin hepsi sisteme yükleniyor.

Bu verilerle orada bir deprem simülasyonu yapılıyor.

O bölgede öngörülen en şiddetli deprem simüle ediliyor ve binada hangi kolonda hangi kirişte hangi taşıyıcı sistemde hasar olacağı, binanın göçüp göçmeyeceği, hatta ağır hasar mı hafif hasar mı alacağı test ediliyor.

Bu testi bir kere yaptırmak yetiyor mu? Tekrarlanması gerekir mi? Deprem bölgesinde yaşıyorsak her depremden sonra yaptırmak gerekir mi?

Bu testler yönetmelik değiştikçe yapılıyor. Şu anda yürürlükte olan 2018 deprem yönetmeliği.

Ondan önce 2007 deprem yönetmeliği vardı, öncesinde 1999, daha öncesinde de 1975 yönetmeliği vardı. Her bir depremde yeni deprem yönetmeliği bir öncekinin eksikliğini gidermek için çıkıyor.

Şu an 2018 deprem yönetmeliği yürürlükte ve binaların bu yönetmeliğe göre yapılması lazım. Eğer binanız için daha önceki depremlerde aldığınız olumlu bir raporunuz varsa yeni bir depremden sonra o raporu aldığınız uzmanla tekrar görüşebilirsiniz. 

Öncelikle binanızı kontrol edin, en ufak bir çatlak bile görseniz o uzmanın geri dönüşüne göre aklınızdaki soru işaretlerini gidermiş olursunuz.

Bir binada tüm bu detayların yönetmeliğe uygun olması o binanın tamamen güvenli olduğu anlamına gelir mi? 

Kesinlikle. Dünyadaki tüm deprem yönetmeliklerinde şöyle bir durum var. Konut ve ticari amaçlı kullanılan binalar eğer deprem yönetmeliğine göre yapılmışsa en şiddetli depremlerde hasar görebilir ama kesinlikle göçmemesi lazım. 

Bu şu demek: Depremden sonra o hasarlar giderildikten sonra o bina tekrar kullanılabilir.

Yani 2018 deprem yönetmeliğine göre binanızın "Depreme karşı güvenilir" yazan sağlam raporunu aldıysanız, kafanızda bir soru işareti oluşmasına gerek yok. Bilin ki bina yeni bir depremde hasar alabilir ama yıkılma riski yoktur.

Yaşadığınız bölgenin ve evinizin deprem riski taşıyıp taşımadığını, e-Devlet sistemi üzerinden öğrenmeniz mümkün. Aşağıdaki adımları izleyerek evinizin olduğu konumun risk durumunu öğrenebilirsiniz:

1) https://tdth.afad.gov.tr adresine gidip E-devlet kimlik bilgilerinizi girin.

2) ‘Türkiye Deprem Tehlike Haritası’ açıldıktan sonra sol üst köşedeki ‘Adres Sorgulama’ linkine tıklayarak adres bilgilerinizi seçin.

3) İl, ilçe, köy ve mahalle bilgilerinizi girin.

4) Seçim yaptıktan sonra karşınıza çıkan haritada adresinizin olduğu bölge yakınlaşacaktır.

5) Bölgenin renk tonu fay hattı ve tehlike durumu ile ilgili size bilgi verecek.

Yeni bir ev alırken hangi detaylara dikkat edilmeli? Nereleri ve hangi belgeler kontrol edilmeli? 

Zaten 2000 yılından sonra inşa edilen binaların hepsi genelde hazır beton kullanılmış ve yapı denetimi yapılmış binalar, tabii istisnalar var.

Bina 2007 deprem yönetmeliğine göre yapıldıysa, hazır beton kullanıldıysa, kat mülkiyet tapusu alındıysa, onaylanan projeye uygun yapıldıysa, iskan belgesi aldıysa ve bu bahsettiğim genel kontrolleri yapıldıysa, üzerine bilgi amaçlı deprem dayanıklılık raporunuz olumlu çıktıysa aklınızda soru işareti olmasına gerek yok.

Binanın yapımı sırasında kullanılan malzemeler ve yapım tekniklerinin, Deprem Yönetmeliği ve Şartnamesi'ne uygunluğu; kentsel dönüşüm kapsamında inşa edilen bir yapı ise de Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği ve Şartnamesi'ne uygunluğu zorunludur. Herhangi bir daire/ev/iş yeri satın almadan önce buranın hem hukuki hem de mimari açıdan denetlenmesi gerekir. Çünkü satıcı tarafından vaat edilen hususların gerçeğe uygun olup olmadığının tespiti, bu işin profesyonelleri hariç, neredeyse imkânsızdır.

Satın alma ya da kiralama işleminden önce gerek mevzuata uygun inşa edilip edilmediği, gerekse de mimari açıdan depreme dayanıklılığın tespiti için belediyelerce yetkilendirilmiş kuruluşlara başvuru yapılabilir. Bu başvuruların bir benzerini, kentsel dönüşüm süreçlerindeki riskli yapı tespitine ilişkin başvurularda da görmek mümkün.

Aradaki fark: Kentsel dönüşüm süreci kapsamında yapılan riskli yapı tespitleri sonucunda diğer maliklerin iznine ya da onayına bağlı olmaksızın binanın yıkımına veya güçlendirilmesine devlet eliyle re’sen karar verilip bu işlemler yaptırılabilecekken alıcı ya da kiracı tarafından yaptırılacak olan bu denetim, binanın yıkılması veya güçlendirilmesi için zorlayıcı sonuç doğurmaz. Zira bu başvuru bir anlamda taşınmazın risk analizini ve değerlemesini yaptırmaktan ibarettir.

ÖNEMLİ OLAN SİSTEM DEĞİL BİNANIN VE DENETİMİNİN DOĞRU YAPILMASI

Deprem izolatörleri olan binalar yüzde 100 güvenli diyebilir miyiz? Ülkemizde kullanılan bir yöntem mi?

İzolatörlerin hareketli veya kauçuk sistem olarak çeşitleri var. Japonya'da genel olarak kullanılan bir sistem ve bu sistemler sayesinde 8 şiddetinde bir depremde bile yerlerinden kalkmıyorlar.

Bu sistem Türkiye'de de kullanılıyor, özellikle son dönemde yapılan tüm kamu binalarının altında izolatör var. İzolatörler evlerde de kullanılabilir tabii ki ama bu bir maliyet meselesi.

Bunların Türkiye'de üretimi yok, yurt dışından geliyor. Avrupa'da, Japonya'da ve ABD'de olduğu için maalesef çok maliyetli.

Onun yerine düzgün bir şekilde bir betonarme bina yapılsa da, şu anda Marmara'da beklediğimiz 7.6'lik bir depremde bile rahat bir şekilde ayakta kalırız.

Önemli olan sistem değil binanın ve denetiminin doğru bir şekilde yapılmış olması.

Deprem geçirmiş ama gözle görülür bir hasar almamış evlere mutlaka bina sağlamlık testi yaptırmak gerekir mi?

Bence yaptırılmalı çünkü bu raporlar çok maliyetli değil, daire başı ortalama 500 lira gibi bir maliyeti var. Bilgi amaçlı, korkmadan deprem dayanıklılık raporu almak faydalı olur.

Sonuçta o binaları kiralarken ya da alım satım yaparken de bu raporları ilgili kişilerle de paylaşabilirler.

Depreme dayanıklı diye satılan binaların gerçekten dedikleri gibi sağlam olup olmadığını nasıl kontrol edebiliriz? Firmanın ya da mal sahiplerinin bu belgeleri ev sahipleri ya da kiracılarla paylaşma yükümlülükleri var mı?

Binanın belli bir deprem şiddetine dayanıp dayanmayacağına ve yaylı sistem üzerine kurulup kurulmadığına dair taahhütte bulunan müteahhidin/site yönetiminin/satıcının bu ölçüm ve/veya işlemleri yaptırıp yaptırmadığına dair belgeleri muhakkak mevcuttur. Bu belgeleri alıcı veya kiracı, denetimi kim yaptırdıysa ondan talep edebileceği gibi, kendisi de buna ilişkin incelemesini, malikin izniyle, yaptırabilir.

Taahhüt edilen bu işlemlere dair belgeleri (satın alınan/kiralanan bu daire ile ilgili ise ya da binanın tamamı için bina adına yapılmış ise) kat maliklerine ulaştırmak, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun bilgi edinme hakkına dair hükümleri uyarınca müteahhit ya da site yönetiminin zorunlu görevlerinden biridir.

Bu taahhütlerin gerçeği yansıtmaması halinde ise zarara uğrayan alıcı ya da kiracı, satıcıdan yahut kiraya verenden uğradığı zararları talep edebilir.

Yapılacak olan bu denetimde, ilgili yapının muhtelif yerlerinden örnekler alınarak, yapım sürecinde kullanılan tüm malzemelerin ve zeminin yaşı, kalitesi, yapısı vs. ayrı ayrı incelenmektedir. Yaptırılan denetimin içeriğine göre ilgili belediye, kadastro ve tapu kayıtlarının incelenmesini de ayrıca içermektedir.

Burada önem arz eden bir diğer husus ise vatandaşımızın bu denetimi hangi amaçla yaptırdığının tespit edilmesidir. Bu tarz denetimler, taşınmazın değerini, hukuki durumunu, kentsel dönüşüme elverişli olup olmadığını tespit etmekle birlikte deprem mevzuatı ve doğal afetlere karşı dayanıklılığın tespiti için de yaptırılabilir.

Bir yapının depreme dayanıklı olup olmadığının -sadece bu hususlar yeterli olmamakla, yukarıda belirttiğimiz hususların da muhakkak değerlendirilmesi gerekmekte olduğunu belirtmekle birlikte- tespiti için diğer yöntemlerden biri ise yapının deprem yönetmeliği ve şartnamesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesidir.

'HER BİNANIN DEPREM KİMLİK BELGESİ OLMALI'

Hakan Çatalkaya: Eğer oturduğunuz binanın sahibi iseniz zaten yukarıda bahsettiğim bina sağlamlık raporunu alabilirsiniz. Mülk satın almak ya da kiralamak istiyorsanız da bunu talep edebilirsiniz. 

Bina kaç yılında yapıldı, hangi beton kullanıldı, kat mülkiyetli tapu mu? Bunlara baktığınız zaman üç aşağı beş yukarı bina ile ilgili bilginiz olacaktır.

Aslında bizim dernek olarak yeni yapılmış binalar, eski binalar, fabrika binaları, kamu binaları ile ilgili bir önerimiz var.

Biz dernek olarak dedik ki, "İster tek katlı olsun ister 100 katlı, her binanın her deprem kimlik belgesi olsun.

Bu konunun uzmanları gidip bu binaların tespitlerini yapsın. 'A sınıfı, B sınıfı, C sınıfı ya da oturulmaz' diye sınıflandırılsın.

Ev satın almak isteyen e-Devlet'ten o binanın adresini girdiğinde şeffaf bir şekilde binanın ısı yalıtımından deprem dayanıklılığına, bina yaşından kullanılan betonuna kadar görebilsin."

Bu şekilde ev sahibi iseniz ve evi satmak ya da kiralamak istiyorsanız daha kolay satabilirsiniz.

Binanız A sınıfı ise daha çok tercih edilecek, binanızın puanı düşükse ya kentsel dönüşümle yenilenecek ya da bina güçlendirme yapılarak deprem kimlik belgesinde alt sınırda kalmış puanı üst seviyelere çekecek. Aslında bu kadar basit bir sistemle bu sorunların tamamı çözülebilir.

İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye'nin en büyük odasıdır, içerisinde çok ciddi anlamda Deprem uzmanları var, 800 bin üyesi var. Bunların 400 bini yapı ve deprem konusunda uzman.

Özellikle Marmara Bölgesi'nde ve depremin yaşandığı bölgedeki bütün binaların durumunun, hangi binaların riskli olduğunun, hangi binaların olası depremde göçeceğinin belirlenip ağır hasarlı binaların hızlı bir şekilde tahliyesinin yapılmasını sağlayabilir. Şu an bu tüm kanallarda gördüğümüz içimizi yakan manzaraları bir daha yaşamamış oluruz.

Editör: TE Bilisim