TOKİ evlerinin sağlamlığı, depreme dayanıklılığı, lüks dairelerden ziyade güvenli mekânların ehemmiyetini ortaya koydu.

Görüntüsüne, büyüklüğüne, semtine bakarak alınan daireler sahiplerinin, kiracılarının mezarı oldu.

Kimse TOKİ evlerini beğenmiyordu; para bulunca rahat, lüks, görkemli evlere geçmenin hesapları yapılıyordu.

Öyle değilmiş…

Deprem tecrübesi, ağır ders verdi bize…

Dört-beş TOKİ evi fiyatına alınan dairelerin sadece müteahhidini zengin ettiği acı tecrübelerle görüldü. Düşük maliyetlerle sağlam binalar yapılabiliyormuş…

Giden canların yanında, maddi kayıpları kimsenin gözü görmez elbette…

Felaketlerden millet, devlet, hep beraber dersimizi almalı, hissemize düşen tecrübeyle yolumuza devam etmeliyiz.

İlk ders bize;

Ev alırken büyüklüğüne, görkemine, semtine göre değil; zemin etüdüne, taşıyıcı sistemine, deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığına bakarak alacağız.

İkinci ders hükûmete;

İhtiyaca binaen ev sahibi olmakla, yatırım maksatlı daire almak birbirinden ayrı tutulmalı...

Konut, yatırım aracı olmaktan çıkarılmalıdır.

‘Başımızı sokacak evimiz olsun’, tamam… Alınacak ikinci konutun vergisi, alan, satan eşit mikyasta artırılarak, ‘yatırım yaptım, dursun para lazım olunca satarım’ anlayışının terk edilmesi, ettirilmesi sağlanmalıdır.

Böylelikle ihtiyaç sahiplerinin konuta ulaşımı kolaylaştırılmış olacaktır…

Aynı zamanda kalitesiz üretimin, lüksün, israfın önüne geçilecek…

Editör: TE Bilisim