Mirasın reddi hususunu muhtelif ihtimallere göre değerlendirmek gerekir. Zira bilindiği gibi çoğunlukla birinin vefatında mirasçı bir kişi değildir.

Birden çok mirasçı olabilir, ancak tek mirasçı da olabilir. Bu durumda netice de farklıdır.

Örneğin birden fazla mirasçı konumunda olan kimseler varsa ve bunların arasından biri mirası reddederse, reddeden kişi, miras bırakandan önce ölmüş gibi hareket edilir ve miras buna göre bölüştürülür.

Yani reddeden kişinin mirasçıları devreye girer. Ancak bazı hallerde tüm mirasçılar mirası reddedebilir. Bu halde miras sulh hukuk mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

Şayet tek mirasçı varsa ve o mirası reddettiyse kendisinden sonra gelen mirasçının var olup olmadığına bakılarak yukarıda iki ihtimal dahilinde verdiğim yanıtta belirttiğim hususlar uygulanır.

Bir de çok az uygulanan bir husustan söz edeyim. Doğrusu konuyu bilen çok az kişi olacağı için uygulaması da son derece azdır ve ilginç bir durum kanun maddelerine girmiştir.

Mirasçılar mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilir.

Bu takdirde ret sulh hukuk hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir.

Bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bu halde de miras iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Görüldüğü gibi mirasın reddinde tek ihtimal yoktur.

Reddedecek kimse bu ihtimalleri bilerek buna göre tavrını ortaya koyacaktır. Mesela babasının mirasını reddedecek kişi, arkasında kendi çocuklarının bulunduğunu bilmelidir.

Bir de ölenin evliliği söz konusu olabilir. Bu halde de alt soyun tamamının mirası reddetmesi halinde bunların payı eşe kalacaktır ki bunun da bilinmesinde yarar vardır.

Daha önceleri hatırlattığım gibi mirasın reddi sulh hukuk hakimliğine bildirilerek tescili istenilir, bu hali ile yürürlüğe girer.

Editör: TE Bilisim