TÜİK’in yayımladığı “İstatistiklerle Aile 2024” raporuna göre, ev sahipliği oranı yüzde 56.1’e gerilerken, kiracı oranı yüzde 28’e yükseldi. Bu oranlar, şimdiye kadarki en düşük ev sahipliği ve en yüksek kiracılık düzeyleri olarak kayıtlara geçti.
Konut Krizine Çözüm Arayışı
Dar ve orta gelirli vatandaşlar için özel sektörün sunduğu konutlar genellikle erişilebilir değil. Kamu tarafında ise TOKİ eliyle yürütülen projeler önemli bir rol oynasa da talebi karşılamaktan uzak. Bu nedenle yeni adımlar ve alternatif modeller gündemde.
Öne Çıkan Çözüm Önerileri:
- İlk Ev Alacaklara Özel Kredi: Uygun faizli, ilk konut alımını destekleyen kredi modelleri beklentiler arasında.
- Sosyal Konut Seferberliği: Yıl sonunda geniş kapsamlı bir sosyal konut hamlesinin başlatılması planlanıyor.
- Kamu-Özel İşbirliği: Sektör temsilcileri, konut fiyatlarını artıran en büyük etkenin arsa maliyeti olduğuna dikkat çekerek, kamu arazilerinde erişilebilir konut üretimini öneriyor. Bu modelle konut ve kira fiyatlarında yüzde 40-50 oranında düşüş hedefleniyor.
- Belediyelerin Rolü: Belediyelerin özel projelerden mülk satın alarak bunları uygun fiyata kiraya vermesi önerilen yöntemler arasında.
- Alternatif Sahiplik Modelleri: Avrupa’da uygulanan uzun dönem kullanım hakkı tapusu, aşamalı alım ve paylı satış gibi sistemler Türkiye’de de gündeme geliyor. Ayrıca gayrimenkul yatırım fonları ve gayrimenkul sertifikaları gibi finansal enstrümanlarla küçük yatırımcıların konut piyasasına dahil olması hedefleniyor.
En Temel Sorun: Yetersiz Üretim
Uzmanlar, çözümün temelinde konut üretiminin artırılması gerektiğini vurguluyor. Son yıllarda üretimin ihtiyacın gerisinde kaldığına dikkat çekilerek, arz eksikliği nedeniyle fiyat baskısının artabileceği uyarısı yapılıyor.