İş dünyasında hangi alanda çalışıyor olursanız olun kendinizi muhataplarınızın zihninde belirli bir yere konumlandırmak çok önemlidir.

Vasat düzeyin üzerinde bir bilinirlik, tanınırlık ve bunların neticesinde kazanç için insanların akıllarında nasıl yer ettiğinize önem vermelisiniz.

Buna işletme biliminde “konumlandırma” denmektedir. Konumlandırma kavramının tanımı ise “benzerlerinizden farklılaşmaktır.”

Her alanda yüzlerce, binlerce insanın ve markanın rekabet halinde olduğu günümüz dünyasında bu farklılaşmayı sağlayabilmenin de bence iki temel yolu vardır.

Birincisi, tüm tanıtım faaliyetlerinizi nüfusun sınırlı, iyi tanımlanmış ve belirli bir kitlesine odaklamak; kısacası “niş pazar” bulup, ona hitap etmektir.

İkinci ve bu yazının konusu olan yol ise bir işi ya “ilk” yapan, ya “tek” yapan, ya da o işteki bir şeyi “en …” yapan olmaktan geçer.

“İlk” olabilmek herkesin kolaylıkla yapabileceği bir seçenek değildir tabi ki.

Dünyada pek çok alanda çok hızlı bir ilerleme ivmesi olduğunu düşünürsek, bir konuda takıntı düzeyinde bir kafa yorma, ders çalışma, çözüm üretme şeklinde odaklı insanların mevcut tüm koşulları ve imkanları değerlendirerek ortaya çıkarabileceği bir yenilikle mümkündür ilk olmak.

Bir ürün ya da hizmette, bilim ya da sanatta, ekonomi ya da siyasette sizden önceki neredeyse tüm gelişmelere hakim olmalı, burada fark yaratacak bir eksiklik keşfedebilmeli ve son olarak da patenti size ait bir yeni yol açabilmelisiniz.

Bir diğer akıllarda yer etme seçeneği, bir faaliyet ya da kafa yorduğunuz alanda “tek” olabilmektir.

Bu da yine sabırla, çoğunluk baskısına direnerek, karşınıza çıkan engellerden yılmayarak, başlangıçta ortaya bir hedef koyarak, geri dönmeyi düşünmeksizin ilerlemenin sonunda ulaşılabilecek bir noktadır.

O noktaya ulaşmak her ne kadar meşakkatli olsa da, bir kez bir alanda “tek” olduğunuzda görürsünüz ki artık hayat sizin için çok daha konforlu olacaktır ve alacağınız doyum geçtiğiniz tüm engellere fazlasıyla değecektir.

Bir alanda ilk olmayı ya da tek olmayı becerememiş olsak da benzerlerimizden farklılaşabilmenin bir yolu daha vardır.

Bu da o alanda bulunanların içerisinde önemli bir konuda “en …” olarak hatırlanmaktır.

En hızlı koşucu, en yükseğe zıplayan atlet, en çok kitabı olan yazar, döneminde en yüksek refaha ulaşılmış bir siyasetçi, en çok bestesi olan müzisyen, dünyanın en yüksek inşaatlarını yapmış mühendis gibi…

Bu süreç de yine öncelikle faaliyet alanınızı çok iyi bilmekle başlar. Ardından o alanda insanların ulaşmak istediği, arzuladığı temel hedefleri belirlemekle devam eder. Sonrasında da tüm varlığını o hedeflerden birisine ulaşmak için adamakla tamamlanır.

Her üç yöntem de benzerlerinizden ayrışmanızı sağlayacak, gerek iş hayatında gerekse bulunduğunuz cemiyette akıllarda ön sırada gelmenizi sağlayacak ve söz konusu bir ticari faaliyet alanı ise kazancınızı tartışmasız bir şekilde artıracaktır.

Hangi konuda olursa olsun, insanların kafasında olumlu bir şekilde yer edebilmenin önemini anlayabilmek için aklınıza gelecek 20 başarılı insan ya da firmayı değerlendirebilir ve bu üç kategoriden birisinde yer aldığını görebilirsiniz. Sonrasında da yapmanız gereken, yukarıdaki yollardan hangisinin size uygun olduğunu bulmak ve yola koyulmaktır.

Hepinize benzerlerinizden ayrıştığımız günler dilerim.

Haftaya görüşmek üzere…