Eşyalı Dairelere İlgi Artıyor: Ev Döşeme Maliyetleri Kiracıları Yönlendiriyor
Eşyalı Dairelere İlgi Artıyor: Ev Döşeme Maliyetleri Kiracıları Yönlendiriyor
İçeriği Görüntüle

“Savaş Koşullarını Aratan Faiz Ortamı”

Konut üretiminde yaşanan bu başarı, bir yandan da Türkiye'nin içinden geçtiği yüksek faizli ekonomik ortamda daha anlamlı hale geliyor. Öyle ki, birçok ülkenin savaş döneminde bile görmediği yüksek faiz oranları, Türkiye’de konut piyasasının hem arz hem de talep tarafında ciddi baskı oluşturuyor. Yüksek faiz, bir yandan konut üreticisinin yeni projelere başlamasını zorlaştırırken, diğer yandan tasarruflarını bankalarda değerlendiren yatırımcıların piyasadaki mevcut konutlara yönelmesine neden oluyor.

İpotekli Satışlar Patladı Ama...

TÜİK tarafından açıklanan Mayıs 2025 konut satış verilerine göre, yılın en yüksek aylık satışı gerçekleşti. Türkiye genelinde 130 bin konut satılırken, ipotekli satışlarda %96’lık dikkat çekici bir artış yaşandı. Ancak bu artış, klasik banka kredisi üzerinden değil, alternatif finansman modelleri sayesinde gerçekleşti.

“İpotekli Satış Sadece Banka Kredisi Değil”

Bugün ipotekli satış denildiğinde yalnızca banka kredilerinin anlaşılması yetersiz hale geldi. Türkiye’nin geliştirdiği tasarruf finans modeli, ipotekli satışlarda önemli bir pay almaya başladı. Bankaların dışında faaliyet gösteren bu sistem, tüketicilerin faizsiz ve planlı birikimlerle ev ve araç sahibi olmasını sağlıyor.

2025 yılı itibarıyla sektörde faaliyet gösteren firmalar aracılığıyla her ay ortalama 10 bin araç ve 5-6 bin konut teslim ediliyor. 630 bin kişi, 673 bin ayrı plan üzerinden tasarruf birikimlerini sürdürüyor. Bu, önümüzdeki birkaç yıl içinde bu modelle yüzbinlerce araç ve konutun el değiştireceğini gösteriyor.

Yeni Finansman Anlayışı Zorunlu Hale Geliyor

Artık zaman, bankalarda birikim yapanlara sağlanan teşviklerin tasarruf finans sisteminde birikim yapanlara da sunulma zamanı. Özellikle borca dayalı mortgage sisteminin krizleri büyüttüğü bu dönemde, faizsiz ve toplumsal dayanışma temelli modeller ön plana çıkıyor.

Bu noktada sadece konut değil, otomobil finansmanında da ithalata bağımlı piyasa düzeni sorgulanıyor. Yurt dışından ithal edilen araçların finansman yükünün yerli bankaların sırtına yüklenmesi eleştiriliyor. Uzmanlar, ithalatçının satmak istediği ürünü finansmanıyla birlikte sunması gerektiğini savunuyor.

İslami Finans Modeli Gündemde

Günümüzün finansal kriz ortamı, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda düşünsel bir dönüşüm ihtiyacını da ortaya koyuyor. İslami finans ilkeleri, toplumun tasarruflarını kendi kontrolünde ve faizsiz modellerle değerlendirebileceği yeni bir sistemin temelini oluşturuyor. Bu modelin sadece bugünün değil, geleceğin de çözüm adresi olabileceği konuşuluyor.

“Faizle Örülen Kalelerin Bedelini Toplum Ödememeli”

Konut krizinin çözümü, faiz duvarlarını yükselterek değil, yeni bir finansal mimari inşa ederek mümkün olacak. Bu nedenle, Türkiye'nin ördüğü yüksek faizli savunma duvarları değil; toplumun kendi tasarruf gücünü esas alan katılımcı modeller, yeni dönemin merkezinde yer almalı.