Cümleten iyi pazarlar…

Bir iş fikri için yola çıkarken ne yazık ki pek çoğumuzun aklına önce işin zorluk derecesini değerlendirmek geliyor.

Ne kadar zorlanacağımız, ne gibi terslikler yaşayabileceğimiz, işler planladığımız gibi gitmezse ne yapacağımız vb.

Bana sorarsanız bu hem bir girişimci için hem de herhangi bir yolculuk öncesi yanlış bir bakış açısı…

Evet, yola çıkmadan önce dersimizi iyi çalışmalı, ev ödevlerimizi dört dörtlük yapmalı, yolculuğun doğasını ve muhtemel senaryoları zihnimizde canlandırmalıyız; ancak eğer bu yola çıkmaya karar verdiysek de bir daha arkamıza bakmaksızın karşımıza çıkan her durumla mücadele etmeyi göze almalıyız.

Pes etmek, vazgeçmek, geri dönmek çok kolaydır.

Burada zihinlerde sorulması gereken soru karşılaştığımız zorlukların derecesi olmamalı, bu zorluklara karşı verdiğimiz mücadelenin sonunda elde edeceklerimizin buna değip değmeyeceği olmalıdır.

İnsan beyninin evrimsel geçmişine kadar gidersek, beynimiz bizi hayatta tutabilmek için gelişim göstermiş ve sürekli olarak olaylara olumsuz yanından bakmak üzere programlanmıştır.

Hareket eden bir cisme uçuşan bir yaprak mı diye masumane değil; bir yılan mı, bir düşman mı ya da zarar verecek bir nesne mi diye baktığı için bugün hayatta olduğumuzu bilmeliyiz.

Kısacası beynimizi serbest bıraktığımızda, eğitmediğimizde, yönlendirmeye çalışmadığımızda olayların hep korku verici taraflarını bulmaya çalışacaktır.

Burada bize düşen beynimizin bu çalışma sistemini anlamak ve olaylara tedirgin edici bir yanı var mı diye bakmaktan ziyade; düşünce sistemimizi, başardığımızda elde edeceğimiz sonucun bize hissettireceklerini ya da yaşatacaklarını düşünerek olumlu bir şekilde programlamaya çalışmaktır.

Gayrimenkul danışmanlığı da doğası gereği insanın sürekli güvenli bölgesine meydan okumasını gerektiren dolayısıyla da sürekli korku senaryoları yazmasına neden olabilen bir meslektir.

Bu meslek, sürekli kendi güvenli alanımızı terk etmek ve başkalarının güvenli alanlarında ilişki geliştirmek üzere eylemlerde bulunmak üzerine kuruludur.

İşin doğasını anlayıp, beynimizin çalışma sistemini kabullenip, doğamıza meydan okuyarak atacağımız her medeni cesaret dolu adım; bu bonkör meslek sayesinde size çok yakın zamanda fazlasıyla maddi ve manevi anlamda karşılığını getirecektir.

Çok temel bir yaklaşım der ki; “hayatta çözdüğümüz sorunların büyüklüğü kadar karşılık alırız.”

Aynı mükafatlandırma durumu iş hayatı için de geçerlidir.

Çözeceğiniz problemler ne kadar zor ve önemliyse karşılığı da o kadar yüksek olur.

Ancak bir şartla…

Korkularımızla mı yaşamayı seçiyoruz yoksa umutlarımız için meydan okumalarla mı?

Haftaya görüşmek üzere; iyi pazarlar, iyi haftalar…