Türkiye’de son 40 yılda sıcaklıklar tüm bölgelerde artarken, 2050’ye kadar 2–4°C yükseliş, yağış rejimlerinde bozulma, kuraklık ve sel risklerinin aynı anda yoğunlaşması bekleniyor. Bu tablo, gayrimenkulde en çok kullanılan “lokasyon” kriterini tek başına yetersiz hale getiriyor. Yeni dönemde belirleyici unsur “iklim adaptasyonu” olacak.
Marmara Bölgesi: Sel Riski ve Sigorta Maliyetleri
Marmara’da yazlar kurak, kışlar ise daha yağışlı geçiyor. İstanbul ve çevresinde sel riski yükselirken, kıyı projelerinde risk primi ve sigorta maliyetleri öne çıkıyor. Çözüm için imar planlarına afet risk analizlerinin entegre edilmesi ve altyapının modernize edilmesi gerekiyor.
Ege Bölgesi: Turizm Cazip, Yangın Riski Yüksek
Ege’de turizm sezonu uzarken, %10–20 oranında azalan yaz yağışları ve artan orman yangınları gayrimenkul yatırımlarını kırılganlaştırıyor. Artık yalnızca deniz manzarası değil, yangın koridorları ve su kaynak yönetimi de değer belirleyici olacak.
Akdeniz Bölgesi: Sıcak Dalgaları Gayrimenkulü Zorluyor
3–3,5°C’lik sıcaklık artışı ve %20–30’luk yağış kaybı, tarım ve turizmi olumsuz etkiliyor. İkinci konut projelerinin değerini koruyabilmesi için soğutma altyapısı, yeşil enerji entegrasyonu ve yangın dayanıklılığı şart.
İç Anadolu: İklim Güvenliği Kavramı
Ankara ve Eskişehir daha cazip hale gelirken, Konya Ovası yeraltı suyu kaybıyla risk altında. Sulama altyapısı olmayan tarım arazilerinin değer kaybetmesi bekleniyor. Burada “iklim güvenliği” kavramı en somut şekilde ortaya çıkıyor.
Karadeniz: Turizm Fırsatı, Sel Tehlikesi
Sıcaklık artışı düşük kalsa da yağışların düzensizleşmesi sel riskini artırıyor. Turizm sezonunun uzaması ikinci konut yatırımlarını desteklerken, sel altyapısı yapılmadığı sürece fiyatlama baskı altında kalacak.
Doğu Anadolu: Yeni Enerji Fırsatları
Kışların yumuşaması tarımı desteklese de, erken kar erimeleri sel riskini artırıyor. Gayrimenkul değerini artıracak unsur, hidroelektrik ve güneş yatırımlarıyla uyumlu arsalar olacak.
Güneydoğu Anadolu: Kuraklık Baskısı
3–4°C sıcaklık artışı ve %30’a varan yağış kaybı, bölgeyi en kırılgan hale getiriyor. GAP sulamalı araziler değer kazanırken, sulama imkânı olmayan araziler hızla değer kaybedecek.
Yeni Değer Haritası: Adaptasyon
İklim değişikliği gayrimenkul piyasasında şu adımları zorunlu hale getiriyor:
-
Belediyeler, imar planlarını iklim senaryolarına göre düzenlemeli.
-
Bakanlıklar, afet risklerini dikkate almayan projelere ruhsat vermemeli.
-
Yatırımcılar, yalnızca lokasyona değil, suya, enerjiye ve altyapıya bakmalı.
-
Finans kuruluşları, yalnızca iklim adaptasyonu yüksek projeleri desteklemeli.
Türkiye’nin gayrimenkul değer haritası artık iklimle yeniden yazılıyor. “Lokasyon” devri bitti, “adaptasyon” devri başladı. Uyum sağlayan kazanacak, görmezden gelen kaybedecek.