Aşçıoğlu Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Aşçıoğlu, Habertürk Emlak Editörü Ahmet Hamdi Girgin'in sorularını yanıtladı...

Ana gündemimiz konut sorunu... TÜİK rakamlarına göre satışlarda geçtiğimiz hazirana göre yüzde 44'lük bir düşüş var, ilk 6 ayda da yüzde 22'lik bir düşüş var. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz, neden satışlar düştü?

Aslında çok sebebi var. Son 3 yıldır hep rekor kırıyoruz, satışlarımız bir buçuk milyon civarında. Ama bu yıl bir buçuk milyon rakamını göreceğimizi düşünmüyorum. Pandemi ve pandemiden sonra oluşan enflasyonist ortam; hem dünya genelinde hem bizim ülkemizde. İkincisi Rusya-Ukrayna savaşının bunun üstüne gelmesi.

Ve 2021 Eylül ayından beri politika faizini düşük olup, enflasyonun yüksek olması ve bunun getirdiği enflasyonist ortam; gerçekten bu her şeyi tetikledi ve bunun gibi 2022'nin özellikle ikinci yarısının başında kredi faizlerine bir limit konuldu.

O limitlerden dolayı da konut kredi faizlerinde çok ciddi azalma meydana geldi. Bu zaten rakamlara da yansıyor. Dolayısıyla bunların hepsini tetiklemesi 2022'nin ikinin ikinci yarısından itibaren başladı ve 2023'te de tabii seçim de olunca bu yılı hedeflerimizin altında devam ettiriyoruz.

BU YILI 1 MİLYON 100 BİN - 1 MİLYON 200 BİN SEVİYESİNDE TAMAMLARIZ

Konut satışlarını ilk 6 ayda çok değerlendirmemek lazım. Çünkü burada seçim çok etkili oldu ve krediye ulaşım biraz etkili oldu, ikinci yarısında biraz daha artacaktır ama biraz da kampanyalarla desteklemek lazım. Bu yılı 1 milyon 100 bin - 1 milyon 200 bin rakamlarında bitiririz gibi düşünüyorum.

Burada tabii yabancıya satışa da biraz dokunmak lazım. Çünkü yabancı satışları çok ciddi bir gerileme var. Tabii burada da 250 bin dolardan 400 bin dolara gelmesi, bir de yabancıların ilk 6 ayda seçim beklemesi. Bizde genelde Körfez ağırlıklı yabancılar alıyor. Dolayısıyla ondan dolayı biraz beklemeye geçti ama seçimden sonra şu anda bir hareketlenme var. Ama bu ne kadar daha artar onu inanın bilmiyorum.

MALİYETLERDEKİ ARTIŞ KONUT FİYATLARINI ARTIRIYOR

Merkez Bankası verilerine göre Türkiye'de metrekare başına ortalama fiyat 1185 doları, İstanbul'da da 1876 doları buldu. Bu gerçekleşirken faizler de yüksek, aslında konut almayı zorlaştıran bir durum var. Fiyatlar niye bu kadar yükseldi dolar bazında? Kur artmasına rağmen fiyatlar dolar bazında da artıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok sebebi var onun. Geçen senelerdeki ekonomi politikalarındaki düşük faiz sıkıntısından dolayı geldiğimiz ve şu an neticelenen noktalardan biri oldu. Çünkü politika faizi yüzde 7-8'lerdeyken, enflasyonun yüzde 70'lerde seyretmesi ve mevduat faizlerinin yüzde 40'larda seyretmesi, kredi faizlerinin tamamen durması, verilen kredi faizlerinde yüzde 40'lardan verilebiliyorsa verilmesi ki genelde bunu çok görmedik. Bundan dolayı maliyetler hep artıyor. Yani burada aslında sadece maliyetlerdeki, dolardaki artış buna sebebiyet vermiyor. Yani dolar artıyor, maliyetlerdeki yüzde 75-80 girdimiz dolar. Dolar arttığı zaman birinci elde direkt yansıması oluyor, bunu zaten engelleyemezsiniz. Bir de üstüne kredi faizlerindeki bahsettiğimiz olaylar da meydana gelince ve maliyetlerdeki artış, bu dünya genelinde bir sıkıntı bu arada, sadece Türkiye'de yok. Dünyada da şu anda enflasyonist bir ortam var. Şu an herkes onunla baş etmeye çalışıyor. Amerika'sından Avrupa Birliği'ne herkeste aynı sıkıntı var. Bizde biraz daha farklı. Dolayısıyla Rusya-Ukrayna savaşında yaşadığımız enerji krizleri, doğalgaz ve bunun gibi bir sürü detaylar konut fiyatlarının artmasına sebebiyet veriyor.

KREDİ KONUSU BİZİ ÇOK ETKİLİYOR

Kredi konusunu da biraz detaylandırmak istiyorum. Haziran satışlarının sadece yüzde 16'sı ipotekli gerçekleşmiş, ayrıca sade yüzde 31'i ilk el olarak gerçekleşmiş. Kredi konusunda bir gelişme bekliyor musunuz?

Kredi konusu çok etkiliyor bizi. Bizim için en büyük sıkıntı faizlerin yüksek olması. Bizdeki faizler inşallah beklediğimiz seviyelere gelir ama 1-2 yıl içerisinde beklemiyorum o seviye gelmesini. Mutlaka 0,99'un, 1'in altına çekmemiz lazım faizleri. Çekemezsek kredili müşteride çok ciddi azalma meydana geliyor ki şu anda ciddi şekilde azalma var.

Bu zaten rakamlara yansıyor. Burada birinci eli teşvik edici hareketler olması lazım mutlaka. Çünkü birinci elde 2018 öncesi yüzde 50 idi birinci el satışı. Her hafta bir lansman yapılıyordu, Sürekli bir konut arzı oluyordu. Maalesef son yıllarda bunu göremiyoruz. Dolayısıyla burada bir geri çekilme olacaktır diye düşünüyorum.

ARZ SIKINTISININ OLDUĞU YERDE FİYATLAR ARTAR

Dolar bazında fiyatların artmasıyla ilgili sosyal medyada sık sık paylaşımlar görüyoruz. İstanbul'daki, İzmir'deki bir ilanla Amerika'dan, Avrupa'dan ilanlar karşılaştırılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyoruz? Türkiye'de konut çok mu pahalı?

Merkezi lokasyondan bahsediyorsanız, konut her zaman dolarla satılırdı. Hatta merkez lokasyonlarda fiyatların düştüğü zamanlar bile oldu. Şu anda fiyatlar yerine oturuyor aslında. 2006-2007'deki fiyatlara geriledikten sonra yeni gelmeye başladık. Aslında dolar bazında fiyatlar düşüktü dolar bazında. Şimdi fiyatlar yükselmeye başladı merkezde. Bunun tabii sebeplerinden biri arz sıkıntısı.

Arz sıkıntısının olduğu yerde, talebin olduğu yerde tabii ki de fiyatlar artar. Şu anda bizim Türkiye olarak 600-700 bin konuta ihtiyacımız var her sene. Ürettiğimiz konut sayısı 300-350 bin. Yani her yıl eksi yazıyor. Bu eksiler biriktikçe konut fiyatları artmaya devam edecektir.

Çünkü konut bir barınma ihtiyacı. Yaklaşık 5 yıldır istediğimiz o konut arzını sağlayamıyoruz. Bunda sebeplerinden biri tabii üreticinin istediği kredileri veya desteği alamaması. Özellikle son yıllarda kredilerin çok yüksek olduğu yıllardan bahsediyorum. Tabii ki de bu da konut üretimini azaltıyor.

BAZI YERLERDE BALON OLABİLİR AMA MERKEZİ LOKASYONLAR İÇİN GEÇERLİ DEĞİL

Konut üretiminin azaldığı yerde de talep oluyor, talebin olduğu yerde de fiyatlar artıyor. Ama bu balon mu dersiniz, bazı yerde de balondur, doğru ama merkezi lokasyonlarda çok fazla bir proje yok. Yani nitelikli bir projeden bahsediyorum. Onun için merkezi lokasyonlarda bu fiyatların çok düşmesini beklemiyorum.

New York, Londra ile karşılaştırırsanız fiyatlarda şöyle bir durum var; müşteriler bana da soruyor kira getirim niye dolar, euro olmasın diyorlar... Tabii ki de doğru o bakımdan ama fiyatlarda bir artış olmuyor orada da. Orada da fiyatlar oturmuş.

Yani orada aldığınız zaman da dolar bazında artış olmuyor fiyatlarda. Burada aldığınız zaman, özellikle son 2 yıldır konutlarda dolar bazında çok ciddi artış var. Bu devam eder mi? Sürekli bu şekilde etmeyebilir ama maliyetler bu şekilde devam ederse ve üretim azaldıkça bu artış mutlaka devam edecektir fiyatlarda.

SERBEST PİYASAYA MÜDAHALE EDİLİNCE ARKA KAPILAR ORTAYA ÇIKIYOR

Satış konusunda olduğu gibi kirada da kriz konuşuluyor. Önce boş ev vergisi konuşuldu, sonra bu boş ev vergisinin teşvik sistemine dönmesi konuşuldu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kira krizini aşmak için neler yapılabilir?

Şimdi boş evlerle ilgili bir vergi geleceği söylendi. Konut arzından etkili. Kiraya verdiğiniz zaman da yüzde 25'i geçemiyorsunuz, dolayısıyla insanlar da enflasyona karşı kendini koruma anlamında evlerini kiraya vermiyorlar ya da arka kapı modelleri ortaya çıkıyor.

Nasıl ortaya çıkıyor, kontratını yapıyor, yüzde 25 artışını resmiyette yapmıyor ama arka taraftan başka bir şekilde alıyor. Bunlar gerçek. Burada yaşadığımız gerçekleri hep söylememiz lazım ki gerçekleri konuşmazsak bir noktaya varamayız. Bunlar konut sektörünün ve üreticilerin son yıllarda konut üretememesinden kaynaklanıyor. Yeterince ev üretsek, böyle bir sıkıntı ortaya çıkmayacak.

Boş evlere vergi getirip serbest piyasaya müdahale ederseniz burada tekrar arka kapılar açılacaktır diye düşünüyorum. Bunun başka önlemi olur mu? Tekrar konuşup değerlendirmek lazım. Çünkü insanlar da kendini aslında bir nevi enflasyona karşı koruyor.

BAZI BÖLGELERDE FIRSATÇILIK VAR

Kira piyasasında dikkatimi çeken bir şey var. Merkezi lokasyonların değerli olduğunu söylediniz ama artık öyle bir noktaya geldi ki en lüks semtler dışındaki orta-yüksek gelir sahibi grubun yaşadığı semtlerdeki kiralarla, daha önce daha alt gelir grubunun oturduğu yerlerin kiraları neredeyse aynı seviyelere geldi. Rezidanslara bakıyorsunuz, normal konutla neredeyse aynı. Bu yakınlaşmayı niye bağlıyorsunuz? Niye böyle bir fiyat yakınlaşması oldu?

Konut Fiyatları En Çok Bu İllerde Arttı Konut Fiyatları En Çok Bu İllerde Arttı

Fırsatçılık. Yani bunun aslında tek adı o. Şimdi onu vermeye çalışıyorlar ama verebiliyorlar mı tabii. O da bir soru. Yani siz merkezdeki fiyatlarla merkezin çeperindeki veya şehir çeperindeki yerde kiraya vermeye çalışırsanız o fiyatlarla, çok mantıklı olacağını veya karşılığı olacağını düşünmüyorum. Bunlarla ilgili başka yaptırımlar olabilir, bunlar çünkü mantıksız. Dediğim gibi yani direkt müdahale, direkt vergi, direkt serbest piyasaya müdahaleyi ben çok doğru bulmuyorum.

FİYATLARI DÜŞÜRMEK İÇİN TEK ÇÖZÜM ARSA PAYININ DÜŞMESİ

Sizin genel olarak konut sektöründeki problemleri çözmek için çözüm önerileriniz nedir?

Şimdi biz yıllardır aslında gerek İNDER olarak, gerekse ben önceki röportajlarımda hep şunu söylüyordum; bizim maliyet girdilerimizdeki en büyük sıkıntımız, en büyük pay arsa payı. İkinci payımız da maliyet. Şimdi biz maliyeti düşürebilir miyiz? Düşüremeyiz. Maliyeti düşürmenin bir yolu var. O da üretimin yerli olması ama şu anda yüzde 75-80 zaten döviz bazlı.

Yani yurt dışından alıyoruz, maliyetimizi öyle yapıyoruz. Keşke yerli şekilde üretsek de maliyetlerimizi biz de bir sınır koyabilsek ama şu anda mümkün değil. Biz de hükümetimize yıllardır bir öneri olarak bunu sunmuştuk; Bazı yerlerde, bölgelerde, uydu kentler olabilir arsa payının düşmesi için. Türkiye'deki en büyük emlak zengini devletimiz.

Çok arsamız var. Bu arsaları belli bölgelere seçip o bölgelerde arsa payını geliştiricilere belli şekilde düzeyde yüzde 20-25 oranlarında verirse geliştiricilere; geliştiriciler de ona göre fiyatlamaları daha düşük yapar. Çünkü o zaman arsa payı düşüyor, maliyet düşüyor.

Maliyet düşünce fiyat da düşecek. Bu konutları da yüz binlerce konut olarak inşa edersek tabii ki de fiyatlarda bir düşüş olur. Ama onun dışında şu anda fiyatlar düşüş olmasını bekleyeceğimiz herhangi bir umudumuz yok. Türkiye'de kat karşılığı arsa için yüzde 50'den aşağıya yer bulamıyorsunuz, şehir merkezlerinde yüzde 70-75. Bunun dünyada karşılığı yüzde 20-25-30-35'ler şehir merkezlerinde bile.

Bunu bir kere çözmemiz lazım. Tabii bu serbest piyasa, karşılığı var. Onun için onu müdahale edemiyoruz. Burada devletimiz orada topa girerse amiyane tabirle, burada arsa payını azaltırız ve konut fiyatlarını da düşürürüz. Konut fiyatlarını düşürmek için tek çözüm konut arzının artması. Başka alternatifimiz yok.

'YABANCIYA VATANDAŞLIĞI SADECE BİRİNCİ EL SATIŞTA VERELİM' ÖNERİSİ KONUŞULUYOR

GYODER bununla ilgili geçtiğimiz günlerde bir model açıkladı. Kamu özel sektör işbirliğiyle geliştiriciler kiralamak için konut üretecekler. Bu projeye nasıl bakıyorsunuz? Böyle bir şey olursa siz üretim yapmak ister misiniz?

Tabii onun detaylarını görmek lazım ama onların önerisi benim bildiğim kadarıyla kiralama üzerineydi. Bizim İNDER olarak da önerimiz yıllar önce buna benzer bir şeydi. Biz sadece arsa payının düşük olmasını istedik. Arsa payı düşük olduğu zaman maliyetler düşüyor. GYODER'in bu önerisi de mantıklı. Burada bir de GİGDER'in bir önerisi var yabancılarla ilgili. Biliyorsunuz ilk eldeki satışlarda bir gerileme var. Vatandaşlığı sadece ilk el satışlarında verelim diye bir öneri getirildi. Şu anda o konuşuluyor. Çok mantıklı. Çünkü ikinci el devreye girdiği zaman ilk eli yeterince desteklememiş oluyorsunuz. Hayata geçerse çok etkili olacaktır.

Biz fiyattaki artışları, maliyetlerden ve kat karşılığı payından, arsa payından dolayı yapıyoruz. Ama ikinci elin öyle bir sıkıntısı yok. Birinci el arttığı gibi ikinci el de artıyor. Onlar bizim peşimize takılıyor. Ama burada teşvik olarak birinci eli desteklerseniz, geliştiricileri desteklerseniz hem konutta arz sıkıntısını çözmüş oluruz, hem fiyatları aşağı çekeriz.

ASGARİ ÜCRET YÜZDE 120 ARTIŞ VARKEN İNŞAATTA YÜZDE 200-250 ARTIŞ VAR

Deprem bölgesinde büyük bir çalışma var şu anda, İstanbul'u depreme hazırlama adına da çalışmalar başlayacak. Çevre Şehircilik Bakanı Özhaseki'nin ifadesine göre 600 bin acil, toplamda da bir buçuk milyon bağımsız bölümün dönüştürülmesi gerekiyor depreme hazırlık için. Rezerv alanlara 350 bin konut yapılması gündemde. Tüm bunlar için sektörün kapasitesi yeterli mi? İşçilik sorunu sürekli konuşuluyor. Mavi yakanın maaşı beyaz yakaya geçti deniyor. Bu konuda neler söylersiniz?

Ülkemiz çok ciddi bir deprem atlattı. Bunu yabana atmayalım. Devletimiz burada elinden geleni yapıyor, fazlasını yapıyor. Deprem bölgesindeki çalışmaları bizzat takip ediyoruz. Burada çok ciddi çalışmalar var, özellikle bu kış ayına insanları yetiştirme için. Öncelikle tekrar başımız sağolsun.

Deprem Türkiye'nin gerçeği, depremdeki en büyük sıkıntımız, hep yıkılan binalar, geçmişten gelen 99 öncesi yapılan binalar oldu. Kapasite olarak inşaat sektörü buna hazır mı? Çok ani bir deprem oldu ve biz buna hazırlıksız yakalandık. Türkiye'nin dört bir yanından oraya makineler ve işçiler seferber oldu. Şubat ayından beri devletimiz haklı olarak oraya öncelik verdi. Projelerdeki ara elemanlar, gerek ustalar gerek işçiler herkes oraya kaydırıldı. Dolayısıyla bir dengesizlik oluştu.

Bunun fiyatlara da yansıdığını görüyoruz. İşçilik fiyatlarında çok ciddi artış var. Şimdi konunun bir de inşaat sektörü tarafına gireyim. İnşaat sektörümüz çok kuvvetli, bunu yapabilecek kapasitede ama çok ani yakalandığımız için burada sizin de bahsettiğiniz gibi fiyatlarda çok ciddi artış meydana geldi.

Duvar işçiliğinde, örmede, boyamada, detaylarda, ara işçiliklerin maaşlarında çok ciddi artış var. Şöyle söyleyeyim asgari ücrette artış yüzde 120 ise bir senede şu anda sektörde artış yüzde 200-250. İstanbul'dan bahsediyorum çünkü herkes oraya gitti. İşçilikte deprem bölgesi ile İstanbul'daki fark yüzde 25-yüzde 30'larda. Makinelerde de aynı şey geçerli. Bu sıkıntı bir süreli devam edecek ama bu sıkıntıyı çekeceğiz, çünkü öncelik deprem bölgesi.

İSTANBUL'DA DEPREME HAZIR DEĞİLİZ, METREKARE HESABININ BIRAKILMASI GEREKİYOR

İstanbul bütün Türkiye'ye bakar ama bütün Türkiye, İstanbul'a deprem olduğu zaman bakmakta zorlanır. Burada milli güvenlik meselesi var. Ben bunu bütün röportajlarında söylüyorum, şu anda İstanbul'da depreme hazır mıyız? Değiliz.

Gerek bakanlığın gerek belediyelerin belirlediği yaklaşık 100 bin-120 bin bina var, yaklaşık 1 milyon küsür daire yapar. 4'le çarparsanız 4 milyon insan şu an tehdit altında İstanbul'da. İstanbul'da bir deprem olması durumunda biz ulaşımda, iletişimde çok ciddi sıkıntılar çekeriz.

Çünkü biliyorsunuz bizdeki yapı gereği sokaklarımız çok dar, şu anda normal zamanlarda bile dönerken sokaklarda aracımızı dönemiyor. Deprem oldu, binalar yıkıldı... Biz inanın aylarca belki yıllarca enkaz kaldırmakla uğraşacağız.

Çok ciddi bir sıkıntı ve bu sıkıntıya acilen parmak basmak lazım. Onun için kentsel dönüşümü harekete geçirmemiz lazım. Burada tabiki de ilk deprem olduğu aylarda çok ciddi talep aldık. Herkes evlerine baktı, herkes kentsel dönüşümü sordu ama inanın yavaş yavaş unutmaya başladık.

Yani kaç ay geçti? 7 ay geçti, insanlar şu anda hayatlarına devam etmeye zorunda. Tabii ki de ekonomik sebepler var. Yıktığınız zaman geliştiricinin oradan pay alacak bir sebep olması gerekiyor. Yani burada 10 bin metrekare ise 8 bin metrekare yapılıyor yıkıldıktan sonra veya 10 bin metrekare yapılıyor ama geliştirici pay vermek için yüzde 20-30 verseniz bile yüzde 30 düşürmeniz lazım alacağınız daireyi. Şu an hala insanlar 'ben metrekareden vazgeçmem' diye diretiyor.

Ben buradan onlara sesleniyorum. Kesinlikle vazgeçmeniz lazım. Çünkü hiçbir şey canınızdan önemli değil. Düşünsenize çocuğunuzla yaşıyorsunuz, ailenizle yaşıyorsunuz ve her an ölüm tehdidi altındasınız. Burada çok akılcı hareket etmeniz lazım. Burada bırakın yüzde 30'u, 40, 50 vermeniz lazım ama daha sağlam, daha nitelikli evlerde oturmaları lazım. Ben buradan tekrar seslenmiş olayım. Çok ciddi bir sorundur. Hem Türkiye ekonomisine hem insanlarımıza çok ciddi yaralar açar. Uzun yıllarca düzelmeyecek yaralar açar. Onun için bu konuyu tekrar hatırlatmak istedim.

ADA BAZLI DÖNÜŞÜM OLMAZSA BU ÇÜRÜK BİNALARDAN KURTULAMAYIZ

İstanbul depremine değindiniz. Kentsel dönüşümde üçte iki kuralı var. Siz hep konuşmamızın başından beri serbest piyasaya müdahale edilmemesi gerektiğini söylediniz ama maalesef bireysel olarak olduğu zaman dediğiniz gibi insanlar kendi menfaatlerini düşünüyor diyelim bu konuda. Peki ne yapılabilir? Başka bir çözüm öneriniz var mı?

Ben şimdi neye üzülüyorum biliyor musunuz? Aslında bu geçtiğimiz on yıllar boyunca gerçekten devletimiz, hükümetimiz kentsel dönüşüm konusunda ellerinden gelenin fazlasını yaptılar. Burada üçte ikilik çoğunluğu da en son çıkarttılar. Burada yapılabilecek aslında her şeyi yaptılar. Hak sahiplerinin de burada biraz taviz vermesi lazım.

Üçte ikilik çoğunlukla tabii ki de devam edilebiliyor ama orada biraz mahkeme süreçleri oluyor benim bildiğim kadarıyla. Çünkü anayasal hak olduğu için, orada başka dengeler devreye giriyor. Bunu serbest piyasaya ben müdahale olarak görmüyorum, çünkü burada can konusu var.

Düşünsenize siz yıkmak istiyorsunuz ama alt komşunuz veya üst komşunuz yıkmak istemiyor ama biliyorsunuz ki bu bina yıkılacak, bu sizin canınız. Bu konuda yapılabilecek, söylenebilecek her adımı destekliyoruz. Gerekiyorsa kamuyla iş birliği yapmaya, her zaman hazırız.

Devlet ada bazlı yerlerle anlaşsın, biz anlaşmakta zorlanıyoruz hak sahipleriyle. Yıllardır söylediğimiz şey şu; devlet ada bazında kentsel dönüşüme girecek, ada bazında dönüşümüm olmadan biz bu kentsel dönüşümü yapamayız veya bu çürük binalardan kurtulamayız. Dolayısıyla burada devletimizin devreye girmesi lazım. Belediyelerimizin devreye girmesi lazım ki biz bu kentsel dönüşümü hızlandıralım.

ENFLASYONİST ORTAMDA ARSA-TARLA VE GAYRİMENKULE RAĞBET ARTACAKTIR

Konut satışının düştüğünü konuştuk. Bunun aksine arsa-tarla satışında bir rağbet görüyoruz. Daha önce konut satışı toplam satışın içinde yüzde ellilerin üzerindeyken, şu anda arsa-tarla satışı neredeyse yüzde 60'ları buldu son dönemde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Vatandaşlar konut ve otomobil alamadıkları için mi buralara yöneliyorlar. Bir yandan konut üreticisinin en büyük gideri olan arsa fiyatlarını da artırıyor bu durum. Bununla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?

Burada insanlar kendini enflasyona karşı koruyor diye düşünüyorum. Çünkü bugün baktığınız zaman mevduat faizlerinin geldiği nokta 22-23-24'ler ama bizim enflasyon beklentimiz yıl sonu için yüzde elli sekiz. Burada biraz daha şaşma olur, 60 olur, 65 olur, bilemeyiz ama şu anda ciddi şekilde 30-35'lik bir negatif faiz var paranızı TL'de tuttuğunuz zaman.

Bu da ne yapıyor? İnsanları gayrimenkule veya arabaya, bu tarz araçlara yönlendiriyor ki insanlar kendilerini enflasyona karşı ezdirmesin. Burada da en önemli şeylerden biri; gayrimenkul olarak görüyorum ben aslında yine tarlayı.

Gerek tarla olsun, gerek gayrimenkul olsun, gayrimenkule yatırım yaptığınız zaman sizi enflasyona karşı korumasından ziyade tam tersi hem koruyor hem de enflasyona karşı da kara geçirebiliyor. Herkes güvenli liman olarak gayrimenkulu görüyor.

Önümüzdeki senelerde Merkez Bankası başkanımızın da açıklamasından anlayacağımız üzere enflasyonun biraz daha devam edeceğini öngörüyoruz. Yani şu an yüzde 58, önümüzdeki sene yüzde 33-34 beklentileri var. İnşallah 2025'te aslında biraz enflasyonun azaldığını göreceğiz, iki sene daha var. Ve yüksek enflasyonun devam ettiği yerde de bu tarz araçlara, gayrimenkule her zaman rağbet olacaktır. Ben bu rağbetin çok artarak devam edeceğini düşünüyorum.

TOPLAM DEĞERİ 5 MİLYAR TL BAHÇEŞEHİR VE ISPARTAKULE PROJELERİNİ LANSE EDECEĞİZ

Aşçıoğlu olarak projelerinizi sormak istiyorum. Devam eden projeleriniz ne durumda ve masanızda yeni projeler var mı?

Şu an 195 dairelik Selenium Park projemiz var, Zeytinburnu sahile yakın. Orada yıl sonu bitirme hedefimiz var. Satışlarımızda yüzde yetmiş beşi bitti. Çok güzel, o bölgenin önde gelen bir projesi olacak diye düşünüyorum. Ispartakule projemiz var; Valentium Ispartakule. Orada yaklaşık 575 dairelik bir projeye başlıyoruz.

Ön satıştayız şu anda. Adını daha kesinleştirmedik ama Bahçeşehir'de bir projemiz var yaklaşık 120 daire olacak. Oranın mimarisine uygun yatay mimari, orada en önde gelen projelerden birini yapmayı hedefliyoruz. Ona bu yıl içinde başlama hedefimiz var.

Gayrimenkul sektöründe 56 yılı geride bırakırken, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında toplam değeri 5 milyar TL olan Bahçeşehir ve Ispartakule projelerini lanse edeceğiz. Yeni projelerle birlikte Aşçıoğlu olarak yaklaşık 3 bin kişilik yeni istihdam sağlayacağız.

Onun dışında anlaştığımız bir iki daha yer var ama onların daha adını vermeyeyim. Bir tanesi yine Zeytinburnu sahilde güzel bir lokasyonda. Aşçıoğlu olarak biz aslında genelde ağırlıklı olarak İstanbul tarafındayız. Bizim hedeflerimizden biri Bodrum, Çeşme; o bölgelerde iş yapmak. Şu anda orada da ilgilendiğimiz yerler var ama nedendir bilinmez bir türlü kısmet olmadı. İnşallah önümüzdeki yıllarda orada bir proje ile devam ederiz diye düşünüyorum.

Editör: TE Bilisim