Kemalpaşa’nın Atatürk Mahallesi’ndeki durum, bu adaletsizliği çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor.

2025 yılında 50. Sokak için belirlenen m² birim fiyatı 381 TL iken, 2026 yılı için bu rakam bir anda 12.000 TL olarak açıklandı. Artış oranı %3.050’yi aşıyor; yani 31 kat.

Oysa mahallede ne toplu ulaşım, ne doğalgaz, ne fiber internet, ne de sosyal donatı bulunuyor. En yakın bakkal 500 metre ileride, merkeze ulaşmak için ise yüzlerce basamaklı merdivenleri tırmanmak gerekiyor. Belediyenin sunduğu tek hizmet çöp toplama ile sınırlı.

Bölgede çoğunlukla 40-50 yıllık müstakil yığma evler bulunuyor. 276 m² arsa üzerinde bir müstakil evin yalnızca arsa için ödeyeceği vergi 6.624 TL. Yapının vergisi de eklendiğinde toplam tutar 8 bin TL’ye yaklaşıyor. Bu rakam, aynı ilçede asansörlü, kaloriferli, yeni apartman dairelerinin ödediği vergiden daha yüksek.

Vergi Sisteminde Konut Ayrımcılığı mı?

Mevcut sistem, müstakil yaşam biçimini adeta cezalandırıyor. Çünkü vergilendirme sürecinde arsa payı esas alınıyor, yapı sınıfı ve bina yaşı çoğu zaman dikkate alınmıyor.

  • Kalorifersiz, asansörsüz, düşük maliyetli tek katlı evler;

  • Sosyal alanlı, güvenlikli, merkezi apartman dairelerinden daha yüksek vergi ödeyebiliyor.

Üstelik rayiç bedellere itiraz etmek isteyen vatandaşlar da kolay bir yol bulamıyor. Takdir komisyonları, genellikle gerçek yaşam koşullarını değil, emsal satışları ve bölgedeki birkaç lüks yapının değerini dikkate alıyor. Bu da tüm mahallenin rayiç bedelini yukarı çekiyor.

Dolandırıcıların Yeni Tuzağı 500 Bin Sosyal Konut Projesi
Dolandırıcıların Yeni Tuzağı 500 Bin Sosyal Konut Projesi
İçeriği Görüntüle

Çözüm Mümkün mü?

Uzmanlara göre, adaletli bir emlak vergisi için yapılması gerekenler net:

  • Vergi matrahı arsa payına göre değil, yapı maliyetine göre belirlenmeli.

  • Rayiç bedel tespit süreci şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmeli.

  • Müstakil evler için sabit oranlı bir vergi tavanı uygulanmalı.

Bu düzenlemeler yapılmadıkça, özellikle küçük ilçelerde yaşayan ve mütevazı hayat süren vatandaşlar ağır bir vergi yükü altında kalmaya devam edecek.

Bir Kültürel Miras Tehlikede

Müstakil evler yalnızca bir barınma şekli değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel mirasının bir parçası. Vergi yükü nedeniyle bu evlerin satılmak zorunda kalınması, sadece bireysel değil, toplumsal bir kayıp anlamına geliyor.

Emlak vergisinin amacı, vatandaşın sırtına yük bindirmek değil, kamusal gelir üretmek olmalı. Bugünkü sistem ise giderek bir “gelir tuzağına” dönüşüyor.

Ve bu tuzak en çok da, kendi emeğiyle evini yapan, bahçesine bir meyve ağacı diken, mütevazı yaşam kuran insanları vuruyor.