Türkiye genelinde, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde kiralık ev arayışı bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Barınma krizinin yeni yüzü ise "fahiş fiyatlı virane evler" oldu. Duvarları dökülen, tesisatı arızalı, rutubet sorunu olan ve yaşanabilirlik sınırının altındaki daireler için talep edilen rakamların, lüks ve bakımlı dairelerle yarışması sektörde yeni bir tartışma başlattı.

Kiracıya Üçlü Fatura: Kira, Depozito ve Tadilat

Geçmiş yıllarda yaygın olan "tadilatı yap, kiradan düşelim" uygulaması, arz talep dengesizliği nedeniyle tarihe karıştı. Ev sahiplerinin "evim bu, işine gelen tutar" yaklaşımı, kiracıları ağır bir mali yükün altına sokuyor. Taşınma masrafı, emlakçı komisyonu ve depozitoya ek olarak; evin elektrik, su ve boya gibi temel tadilat masrafları da artık tamamen kiracının cebinden çıkıyor.

Kira Gelir Vergisi İstisnasında Değişiklik: Kredi Faizi Gider Gösterilemeyecek
Kira Gelir Vergisi İstisnasında Değişiklik: Kredi Faizi Gider Gösterilemeyecek
İçeriği Görüntüle

Özellikle üniversite bölgelerinde öğrenciler ve dar gelirli vatandaşlar, sağlıklı barınma haklarından feragat etmek zorunda kalarak, bütçelerini aşan bu masrafları üstlenmek zorunda kalıyor.

Hukukçular Uyarıyor: Türkiye'de Standart Yok

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Av. Derya Kozal, sorunun temelinde yasal boşluklar olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de kiraya verilecek bir konutun taşıması gereken asgari şartlara dair bir "standartlar yasası" bulunmuyor.

Kozal, "ABD ve Avrupa'nın pek çok ülkesinde kiralık konutlar için minimum yaşam standardı şartı aranır. Evin tesisatından güvenliğine kadar sertifikalandırılması gerekir. Türkiye’de ise bu durum tamamen ev sahibinin inisiyatifine bırakılmış durumda" ifadelerini kullandı.

Çözüm Zorunlu Ekspertiz ve Uygunluk Raporu

Sektör temsilcileri ve şehir plancıları, piyasadaki bu başıboşluğun giderilmesi için **"Kiralık Konut Ekspertiz Sistemi"**nin devreye alınmasını öneriyor. Bu sisteme göre:

Uygunluk Raporu: Kiraya verilecek evler bağımsız uzmanlarca denetlenmeli; yaşanabilirlik, tesisat ve güvenlik açısından "uygundur" onayı almalı.

Bağımsız Denetim: Kiracı evden çıkarken evin durumu yine bağımsız bir ekspertiz tarafından raporlanmalı.

Hasar Tespiti: Depozito kesintileri ve hasar tazminleri, ev sahibinin beyanına göre değil, bu objektif rapora göre yapılmalı.

Ev Sahipleri de Mağduriyetten Şikayetçi

Madalyonun diğer yüzünde ise ev sahipleri bulunuyor. Kötü niyetli kullanım sonucu evlerinin harabeye döndüğünü belirten mülk sahipleri, elde ettikleri kira gelirinin büyük bir kısmının, kiracı çıktıktan sonra yapılan onarımlara gittiğini belirtiyor. Vergi ve bakım masrafları düşüldüğünde, net gelirin eridiğini savunan ev sahipleri de, kiracı ile aralarındaki hasar tespit süreçlerinin daha şeffaf ve hukuki bir zemine oturmasını talep ediyor.

Emlakçılar Arada Kalıyor

Konuyla ilgili görüş bildiren Emlak Danışmanı Serdar Kurtoğlu ise sahadaki durumu şöyle özetliyor: "Bazen portföye giren eve girdiğimizde biz bile şaşırıyoruz. Ancak fiyatı belirleyen mülk sahibi oluyor. Müşteriler tepki gösterse de, ev sahipleri masraf yapmadan 'piyasa şartlarını' gerekçe göstererek yüksek kira talep edebiliyor."

Görünen o ki; kiralık konut piyasasında suların durulması için sadece fiyat denetimi değil, konut kalitesi ve standartlarının da yasal bir zemine oturtulması şart.