Kira tespit davalarında mahkeme kararı kiracılar için ciddi mali sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle emekli ya da sabit gelirle geçinen kiracılar, belirlenen yeni kira bedeli ile mevcut ödemeleri arasındaki farkı toplu halde ödemek zorunda kalabiliyor.
Örneğin, bir kiracı için kira tespit davasında mahkeme 20 bin TL’lik bir kira bedelini uygun bulursa, uygulamada genellikle yüzde 10 oranında bir indirim yapılarak yeni kira 18 bin TL olarak belirleniyor. Bu durumda, kiracı mevcut kirası ile bu yeni bedel arasındaki farkı, mahkemenin belirlediği tarih itibarıyla toplu olarak ödemekle yükümlü hale geliyor.
Kiracının bu farkı ödeyememesi halinde ev sahibi, karar kesinleştikten sonra icra takibi başlatabilir. İtiraz süresinde gerekli adımlar atılmazsa haciz talebiyle karşı karşıya kalınabilir. Ancak uzmanlar, bu sürecin hapis cezası doğurmadığını, kiracının malvarlığı beyanında bulunması ve varsa taksit planına uyması halinde haciz işleminin de sınırlı kalacağını belirtiyor.
Özellikle büyükşehirlerde hızla artan kira bedelleri kiracıları zor durumda bırakıyor. Uzmanlara göre bu sorunun temelinde konut arzının yetersizliği yatıyor. İstanbul gibi milyonlarca insanı barındıran şehirlerde, mevcut yapı stoku talebi karşılamıyor. Kalıcı çözüm için nüfusun dengeli dağılımı, yeni istihdam alanlarının oluşturulması ve konut arzının artırılması gerektiği ifade ediliyor.
