2024 itibarıyla Türkiye nüfusu 86 milyonu aşarken, bu nüfus toplamda 26 milyon 599 bin 261 konutta yaşıyor. Ancak konut sayısındaki artış, hane sayısındaki artış hızını karşılamıyor. Bunun en belirgin göstergesi ise yalnız yaşayanların sayısındaki artış. 2015 yılında 3,1 milyon olan tek kişilik hane halkı sayısı, 2024’te 5,3 milyona çıktı. Yani son 10 yılda yalnız yaşayanların sayısı yüzde 71 oranında arttı.
Yalnız yaşayanların en yoğun olduğu iller sırasıyla İstanbul (943 bin), Ankara (384 bin), İzmir (363 bin), Antalya (197 bin) ve Bursa (184 bin) oldu. Bu illeri Adana, Mersin, Balıkesir, Konya ve Kocaeli izliyor. Türkiye'deki yalnızların yarısından fazlası bu 10 şehirde yaşıyor.
Konut Arzında Büyük Açık Var
Bu artan bireysel yaşam tercihlerine karşılık konut arzı yetersiz kalıyor. Özellikle son iki yılda konut üretiminin büyük kısmı, 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkılan şehirlerdeki depremzedeler için yapılıyor. Devlet eliyle yürütülen bu projeler dışında büyükşehirlerde normal piyasa koşullarında yeni konut üretimi oldukça düşük seviyelerde.
Bunun temel nedenleri arasında yüksek konut fiyatları, sınırlı konut kredisi imkânları ve ekonomi politikaları gereği sürdürülen yüksek faiz ortamı yer alıyor. Bu koşullar altında 2024’te satılan yaklaşık 1,5 milyon konutun yalnızca üçte biri yeni konutlardan oluştu.
Oysa aynı yıl evlenen çift sayısı 568 bin 395, boşanan çift sayısı ise 187 bin 343 oldu. Sadece bu iki rakam bile yıllık 750 bin yeni konut ihtiyacı doğuruyor. Buna üniversite öğrencileri, yabancı nüfus ve kentsel dönüşüm kaynaklı geçici taşınmalar da eklendiğinde, yıllık en az 1 milyon yeni konut üretimine ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor. Ancak kredi ve faiz koşulları nedeniyle bu hedefin yakın zamanda gerçekleşmesi zor görünüyor.
Sektör Sessiz, Kriz Derinleşiyor
Uzun süredir barınma krizine dikkat çeken inşaat sektörü ise artık sessizliğe bürünmüş durumda. Sektör temsilcileri kamuoyunu defalarca uyardıysa da, yüksek fiyatlar ve kiralardan şikayet eden kitlelerin tepkisiyle karşılaştı. Sonuç olarak birçok müteahhit, ruhsatını aldığı projeleri bile hayata geçirmiyor.
Medya ise konuyu genellikle emlakçılar üzerinden ele alıyor. Oysa emlakçılar sektörde aracılık yapan aktörlerken, konutun üreticisi olan inşaat sektörü sanayi kadar stratejik bir konumda.
Yapı Ruhsatları ve İzin Belgelerinde Alarm Veriyor
2025 yılının ilk çeyreğinde yapı ruhsatı verilen bina sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,3, daire sayısı yüzde 18,7, toplam yüzölçümüyse yüzde 24,7 oranında azaldı. Aynı şekilde yapı kullanma izin belgelerinde de yüzde 28’e varan daralmalar gözlemlendi. Bu rakamlar sadece tek çeyreğe değil, 2024 yılının tüm çeyreklerine yansıyan bir gerilemeyi ifade ediyor.
Bu durum devam ederse, konut üretimindeki yavaşlama barınma krizinin kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Uzmanlara göre çözüm; uygun faizli, uzun vadeli konut kredileriyle desteklenen istikrarlı bir konut politikasıyla mümkün.
Sonuç: Türkiye'de konut üretimi acil destek bekliyor. Konut üretiminde yaşanan bu büyük gerileme durdurulmazsa, ne vatandaş, ne sektör, ne de yönetenler için huzurlu bir gelecek mümkün görünmüyor.