Yerel mahkemede görülen davada, bir kiracı, kira alacağını istemek için eve gelen ev sahibi ile tartışmaya başladı. Tartışma sırasında sinirlenen kiracı, evde bulunan bir şampuan kutusunu pencereye atarak camın kırılmasına neden oldu.
Ev sahibinin şikayeti üzerine açılan davada, Asliye Ceza Mahkemesi kiracıyı TCK 151. madde uyarınca "mala zarar verme" suçundan mahkum etti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 15. Ceza Dairesi'nin önüne geldi.
Yargıtay: Zilyetlik Kiracıdadır, Suç Oluşmaz
Yargıtay 15. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını "hukuka aykırı" bularak bozdu. Yüksek Mahkeme, "mala zarar verme" suçunun hukuki tanımına dikkat çekti.
Kararda, bu suçun oluşabilmesi için başkasının mülkiyetinde bulunan bir taşınır veya taşınmaz mala zarar verilmesi gerektiği belirtildi. Oysa somut olayda:
-
Mülkiyet Ev Sahibinde, Kullanım Kiracıda: Sanık (kiracı), söz konusu evde kira sözleşmesi kapsamında oturmaktadır.
-
Zilyetlik Unsuru: Bu nedenle evin kullanımı, yani "zilyetliği" yasal olarak kiracıya aittir.
-
Karar: Yargıtay, "Sanığın kendi kullanımında olan evin camına zarar vermesi halinin, TCK 151. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçunun unsurlarını taşımadığı" sonucuna vardı.
Basit bir ifadeyle Yargıtay, bir kişinin ceza hukuku anlamında "mala zarar verme" suçunu işleyebilmesi için, zarar verdiği malın hem mülkiyetinin hem de kullanım hakkının (zilyetliğinin) bir başkasına ait olması gerektiğini vurguladı.
Bu Karar Ne Anlama Geliyor?
Yargıtay'ın bu kararı, kiracının verdiği zarardan dolayı "hapis" veya "adli para cezası" gibi bir ceza almayacağı anlamına gelmektedir.
Ancak bu durum, kiracının ev sahibine verdiği zararı tazmin etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ev sahibi, kırılan camın bedeli gibi zararlar için Borçlar Kanunu çerçevesinde kiracısına karşı tazminat davası açma hakkını saklı tutar.
Bu içtihat, ceza hukuku sorumluluğu ile borçlar hukuku (tazminat) sorumluluğu arasındaki önemli farkı ortaya koymaktadır.







