Bir kimsenin alacağı olup da bunu tahsil edemiyor ise elbette hakkını aramak için dava açabilir. Borçlu olan kiracı ise kiracı hakkında da dava açılır, alacak talep edilir ve yasada belirlenmiş tahliye nedeni varsa tahliyesi de istenilir.
Ancak kira ilişkisinde hemen dava açmak yerine önce icra takibine başvurmak tercih edilen bir yoldur. Mesela otuz gün ödemeli bir takip yapılır.
Otuz gün içinde kira ödenmez ise kiracı temerrüde düşmüş olur, buna göre hem ödenmeyen kira hem de tahliye talepli dava açılır.
Bu davalar yerine göre icra hukuk mahkemelerinde de görülür sulh hukuk mahkemelerinde de. Dolayısı ile yasal nedenlerin varlığı durumunda ikisini birden talep ederek dava açılabilir.
Bazı durumlarda icra takibine de gerek kalmadan noterlikten çekilen ihtarnameler ile de tahliye nedeni oluşturulabilir.
Burada da otuz günlük ihtar düşünüldüğü gibi iki defa süresinde ödenmemiş kira için ihtar gönderilmesi tahliye nedenidir.
Peki sonuç almak kısa sürede olur mu? Doğrusu bu gün için kısa sürede olur diyemiyorum. Mahkemelerin dosya yükü o kadar çok ki, artık sürenin uzunluğuna kısalığına değil sonucuna odaklanıyoruz.
Önce icra takibine başvurmanın bir başka nedeni de şayet takibe itiraz olunmaz ise yedi gün içinde alacak kesinleşir ve davaya gerek kalmadan kiranın tahsilatı imkanı doğar.
Dolayısı ile benzer durumlarda hukuki yollara başvurmadan önce bir meslektaşıma danışmakta yarar vardır.
Bu danışma tavsiyesi sadece ev sahiplerine yapılmış bir tavsiye değil, kiracılar için de aynı tavsiye geçerlidir zira haksız olarak aleyhlerine takip ve davaların açıldığına da tanık olmaktayız. Bu halde hak kaybına uğrama riski vardır ki elbette bu durum da rıza göstermemek gerekir.